a)Yediğini içtiğini paylaşmanın ayıp olduğunu düşünüyorum. Bu ekstrem bir durum. Cafe Fernando‘nun kitabını aldım. iki kere. Kendimi Julie&Julia/Ratatouille arasi bir yerde hissediyorum.
Elde var bir. İlk tarif: fındık varyasyonu ile tam not aldı.
b) Picsart akilli telefonlar icin harika bir foto editörü. yeni denemeye basladim, cercevede bosluk kaldi 2048 rekorumu ölümsüzlestirmeye karar verdim.
Category Archives: kitaplar
Kurabiye ile picsart.
Filed under iştahlı işler, kültür, kitaplar, severim paylasirim
Ben bugünlerde bunları gördüm
Oje çıkarıcı. Icindeki sungeri burun karistirir gibi… tövbe tövbe
Organik pil. Taze. Tartiyla…
Di buuk!
AOÇ DONDURMASI
Filed under alışveriş işleri, icatlar, kültür, kitaplar, severim paylasirim
Bu kız bize çekmemiş baba ;)
Kızım daha minicikken, mini m&m’leri ısırarak ikiye bölüp yiyordu. Rahmetli babam bunu görünce güldü “bu bizden değil” dedi. Biz genelde avuçla yeriz oncacık şeyleri. (*)
Babam da ben de efsanevi tertip düzen insanlarıyızdır, çoraplarım alfabetik sıradadır çekmecede diyeyim de siz anlayın.
Kitaplarımız, kitaplıklarımız hele.. Cıncık gibidir.
Kızın kitaplığını dört beş ayda bir düzenliyorum, sonra anında karmaşa hüküm sürmeye başlıyor. Yaz başı diye yazlıkları çıkardım, kitapları düzenledim, ayıkladım, yaş seviyesine göre çıkarılacakları verilecekleri seçtim. Yarından itibaren de peyderpey oyuncaklara girişeceğim. Oynanmayacaklar dağıtılacak, verilecek, satılacak..Ne çok saçmasapanlıklar birikiyor evde, ne çok şişmanlıyor evimiz…
Bakalım bu seferki düzenleme ne kadar dayanacak?
İlk seferde çıkan oyuncakları da Freecycle’la verdim. Oh!
(*) Rahmetli babamın da dedemin de pek sevdikleri fıkradır, babalar günü vesilesi, harika birer baba olan ikisini de tekrar rahmetle anıyorum.
Bektaşi bir bağda, ceviz ağacının altında, yanını vermiş yatıyor, bir yandan da üzüm yiyormuş. Ama ne yemek. Salkımı ağzına sokuyor, hoooop çekip bir tek sapını çıkarıyormuş..
Bağ bekçisi “erenler” demiş, “tane tane yesene”
“o dediğin elma-armut” demiş bektaşi.
“aman efendim olur mu, onlar dilim dilim yenir”
“o dediğin kavun-karpuz”
:))
Filed under alışveriş işleri, çocuk, ev işi, freecycle, kitaplar, severim paylasirim, tertip
Kobo, çok tatlısın
E-kitap aldığım, almasam bile seçerken yorumlarına bakındığım sitelerden biri Kobo .
İyi, memnunum. Düzgün, tertipli epostalar yollar her hafta, tanıtım yapar, indirim yapar..
Geçen hafta tutup İtalyanca yollamışlar bülteni. Ben de hiç üzerinde durmadım.. Bugün özür maili geldi… ??!!
“Dear Kobo Reader,
You may have noticed that you received an email from Kobo in Italian this week. We know that this is not the regular language that you receive from us in regards to your email communications.
We’re sorry – we messed up. We want to apologize for any confusion this may have caused.
Please accept a 20% off coupon on our behalf as a token of appreciation for your understanding.”
Vallahi ne diyeyim bilmiyorum. Kusurumuzu affetmeniz için %20 indirimimizi kabul edin, diyor…
:D
Bravo, Kobo!
Filed under alışveriş işleri, internet, kültür, kitaplar
Kan kırmızı, süt beyaz
Deve yavrusundan küçük.
Kale kapısından sığmaz.
Fındık kabuğuna sığar.
Bir bilmece(*) ile başlamak istedim.
Bu aralar, “if you fail to plan, then you plan to fail” özdeyişini evde uygulamaya döktüm.
Bu güne kadar “Baktin ki olmuyor, bakmayacaksin” şeklinde kör topal giden bir sistem vardı. O sistem, çöktü. .
Evdeki süremiz sınırlı, yapılacak iş ve ders belli. Paylastirmak için güzel ve etkili bir yöntem buldum. Pomodroido.
Bu yöntemi bulan adam domates şeklindeki Mutfak saati ile zamanı bölmeyi icat etmiş. Bir saati üçe bölmüş. On beş dakika çalışma beş dakika mola.
Her dördüncü mola 15 dakika. .
Sadık kalırsanız, çok faydalı bir sistem.. Pomodoro domates demek ve bu işi bir uygulama olarak andriod telefona indirilebilir hale sokmuş ve adına Pomodroido demiş.
Evde herkes dersine işine onbeş dakika ayırıyor, kronometrem alarm verince beş dakika molada beraber oyuna dalıyoruz.
Uzun zamandır Meraklı Minik ve bir süredir de Bilim Çocuk alıyorum. Bilim çocuk Ekim sayısında Şehirler ve Mimari konu edilmiş. Gaudi’ye uzun bir bölüm ayrılmış. Ayrıca konuyla ilgili Hafıza Kartları, bir Tasarım Dergisi ve bir de oyun eklenmiş.
4 liralık dergide Elli dört liralık Eğitim Bilim Kültür ve eğlence var!
Bizim evde yoğunluk fazla olduğundan her dergiyi hemen işleyemiyorum. Bu oyunun sirasi bugün gelebildi. Çok güzel vakit geçirdik Mimari Yapılar tombalasi ile..
Bunlara ek olarak “arka bahçede Bilim”izlemeyi seven çocuklarım için yine Tübitak yayınlarının 100 deney kitabını aldım. 10 lira! Çalan vermez ayol. ..
Öneriyorum.
(*)
Kan kırmızı, süt beyaz.
Deve yavrusundan büyük.
Kale kapısından sığmaz.
Fındık kabuğuna sığar.
CEVAP: doğru. bunların hepsi de doğru. Kan kırmızıdır, süt beyazdır. Deve de yavrusundan daha büyüktür. Kale kendi kapısından sığmaz, fındık ise kabuğuna güzelce sığar.
Neden her yayinevinin kitabı alınmaz?
Faktör yayınlarının 5.sinif ingilizce yaprak testi..
Mint adlemon “nane limon” oluyor canimciklarim.
Dilini essek arisi soksun bunu yumurtlayanin. Daha ne hatalar ne hatalar…
Filed under ilkogretim, kitaplar, saçmasapanlıklar, şikayetlerim
Deyimler ve Atasözleri – Ömer Asım Aksoy
Bugün bir kıyamettir koptu.
İlk ve orta dereceli okullara Atasözleri ve Deyimler kitabı olarak önerilen bu kitapta
“Kız onbeşinde, ya erde gerek ya yerde” atasözü yer aldığı için feysbuk ve tivitir çalkalandı.. “Bu deyimleri silelim, kitaplardan çıkaralım” diyen diyene..
Ömer Asım Aksoy’u oturun bi araştırın. Kimdir nedir, ne yazmıştır..
Ben buraya kendi yazdıklarımı yazacağım, kısa özet geçiyorum, durumu olmayanlar da okusun diye :
* kızlar bu “ata”sözleri kitabı.
100-200 yıl evvel atalarımızın zamanında bu işler böyleydi, artık değil.
yengem amcamla 16 yaşında evlenmiş. 50 yıl önce.
eşimin teyze kızlarının ikisi de 17 yaşında evlenmiş, anne babası imza atmışlar “izin veriyoruz” diye. bu da 80’lerde Samsun yani.
“atalarımızın ilginç sözleri varmış” deyip geçiniz.
* * * * * * * * * * * * *
* biz kendi yazarımıza, hazırlanmış en kapsamlı, en iyi atasözleri ve deyimler kitabımıza sahip çıkmazsak, meydan malesef N… gibilere ve saptırmalarına kalacak.
düşününce, kitabı alcaz da çocuk açıp A’dan Z’ye okuyacak mı? yoo. bir çok erişkin aşina değil Atasözlerine, Deyimlere, Dualara Beddualara.
Çoluk çocuk hiç sallamayacak. ödevi yapana kadar dayı diyecek kitaba, sonra yallah.
:((
* * * * * * * * * * * * *
* bu tip sansürlere karşıyım.
işimize gelmese de, tatsız olsa da bunlar GERÇEK atasözlerimiz. KÜL-TÜ-RÜ-MÜZ!
ve sahip çıkmak zorundayız.
bugün birazını kırpalım, yarın biraz daha gidiversin.. elimizde bir tek “damlaya damlaya göl olur” kalsın. aman ne cici.
olmaz hanımlar
A.’nin sinsi uygulamaları gibi.. aman türküde rakı geçiyor, yasak. aman tombul tombul memeler ne demek, aaaa ayıp laf, hop yasak…
Bu deyimler de atasözleri de türküler de bizim. Eski, vadesi dolmuş,manası kalmamış, bilen yok olabilir.
Türkü demişken, “halimeyi samanlıkta bastılar, şalvarını gül dalına astılar” ve “14 yaşında da nazife de hanım, kimlere aldanmış?” türkülerini ilk hatrıma gelenler olarak yazabilirim.
* * * * * * * * * * * * *
*Asla kabul edemem.
Bu benim dilimin zenginliği, kültürümün bir parçası. Sevmesem de, beğenmesem de var.
Yavaş yavaş kelimeleri, deyimleri kaybediyoruz zaten.
:(
Fazla milliyetçi olabilirim, kusura bakmayın.
* * * * * * * * * * * * *
*
Xxxx’cığım, ömür ortalaması 45-50 olduğu yıllar.
“Yaş 70 iş bitmiş” “40’ından sonra saz çalanı teneşir paklar” deyimlerinin geçerli olduğu yıllar.
İnanılır gibi değil ama öyle..
o gözle bak lütfen. bu deyimler ve atasözleri vardı. kullanılmaya kullanılmaya iki nesilde “hiç duyulmamış” hale geldiler.
Ömer Asım Aksoy’un çalışması çok etraflıca yapılmış bir çalışma, Türkçe için bir eser değerinde..
Nasreddin Hoca’nın “gerçek” fıkralarını görsen ne yaparsın bilmem?
* * * * * * * * * * * * *
* Atasözleri GÜNCEL şeyler değildir. Bu kitap bütün atasözlerini derleyen, az çok da açıklamalarını yazan bir kitap.
klasik Türk atasözü işte.
Bu kafanın aynısı masalları da sansürlüyordu bir ara. yok kırmızı başlıklı kızı ve nineyi kurt yemesinmiş, çocuklar yanlış etkilenirmişmiş, dolaba saklanmışlarmış..
Bu kadar, lise mezunu insanın ne Ömer Asım Aksoy’u ne de deyimler ve atasözleri (ve diğer) kitaplarını hiç duymamış, birden twittera düşünce ilk defa görmüş olmasından elem duyuyorum.
Bilmem “fahrenheit 451” bir şey ifade edecek mi size?????
itiraf.bom -v-
hayatımın dizisi Two and a half Men olabilir.
sorun şu ki ben bu yaşa gelince Charlie olacaktım. Bertha olmuş olduğumdan şüpheleniyorum :(
******
Bir zamanlar, diyelim otuz yıl önce, 80’lerde, E.T.’yi okudum.
Benim için büyük bir zevkti. Bunun yanısıra, hayatımı çok etkilediğini düşünüyorum. Mesela, E.T.’yi bulduklarında, eve çekebilmek için yere M&M çikolataları dizmişti Elliot. E.T.’de teker teker toplayıp yiyerek eve girip ev halkına karışmıştı.. Uzuuun yıllar boyunca M&M nedir merak ettim. İçin için yandım. Derken 90’ların sonunda bi arkadaşın Amerika’ya gitmesi gerekti, işyerinden bütün arkadaşlara sordu “ne istersiniz?” diye. Usulen ilk ağızda “canının sağlığı” desek de, herkes içinden geçen ne varsa istedi. Bendeniz de rica ettim bana EmEnEm her ne ise bulup gelmesi ile ilgili.. Çocuk tamam dedi gitti. Döndü ama ne dönüş. Gülüyor. Bildiğimiz bonibonmuş meğer.. Almış gelmiş hem çikolata hem fıstıklısından.. Bir de promosyon oyuncağını getirmiş.. Ama ne sevindim be… Ha, bu arada ben ilk M&M çikolatamı yediğim hafta bütün bakkalarda marketlerde satılmaya başladı M&M hınzırı….. Olsun.
Kitabı o kadar sevdim ki, kafamdaki imaj bozulmasın diye filmini izlemedim.
Bir süre sonra okuduğum bir kitapta Oreo adı geçti. Geç geç bitmedi hatta. Kitabın adını şu an hatırlamıyorum, yıllardır Oreo nedir merak ediyorum ama çaktırmıyorum. Geçen sene nihayet Google’dan baktım cinsini gördüm. Sonra tuhaf bir tesadüfle bir paketine sahip oldum. Sonra gözüm döndü, netten, sahibinden/gittigidiyordan almaya başladım. Bu güzel şeyin burada da, her köşebaşında olmasını çok arzu ediyorum ey blog okuru.. Ne yapsam ???
Filed under alışveriş işleri, iştahlı işler, kitaplar, severim paylasirim
Kişiye özel çocuk kitabı : Pipapipa
Grupfoni’yi severim, kırk yılda bir işime yarasa da, yaradı mı tam yarar.. Bu yakınlarda bir fırsat verdiler: Kişiye özel çocuk kitabı..
“Günün Fırsatı: Çocuklarınız kitapların kahramanları olsun! Adınızı, yaşınızı ve yaşadığınız yeri yazın seçtiğiniz kitabın kahramanı olun! Pipa Pipa Kişisel Çocuk Kitapları 20 TL yerine %51 grupfoni indirimiyle sadece 9,90 TL!”
Fiyat çok makul geldi. Uzuuun zamandır biliyorum Pipa Pipa’yı ama paraya kıyamadıydım.. Çocuklar bir kitabın kahramanı oluyorlar. Adını, yaşını vb vb bir iki bilgi veriyorsunuz, kitaba o bilgiler yazılıyor ve kitap çocuğun macerasının kitabı olmuş oluyor.. Süper.. Keşke biri bana yapsa… :))
Hop yakala fırsatı..
Sitenin adı bile güzel: Çikolata tadında kitaplar
7 çeşit kitaptan üçünü seçtim, fotoğraflar yükledim, arka kapak için ayrıca resim ekledim, her bir kitabın arka sayfasına not yazdım.. Ayrı ayrı zarflara konulmuş olarak teslim edildi.. Ben çok beğendim.. Ne güzel bir anı olacak..Çok şaşıracak bizimkiler..
Aşağıda bu üç güzel kitaptan canlı fotoğraflar var, detay isteyen için şurada çok güzel bir videosunu da sunuyorlar.. Ayrıca, işlem sırasında alışılmadık bir sorun yaşadığımda, site yetkilisi Derya hanım canla başla yardımcı oldu ki, kendisine de ayrıca teşekkür etmek isterim…
Kap kaplama
İlkokulun en güzel zamanı, yepyeni defter ve kitapları kapladığın zamandır. Bana bunu babam öğretmişti, sonra da kendi kendime büyük bir zevkle yapmaya devam ettim.
Birçok kişiden de “ay en zoru da defterlerini/kitaplarını kaplamak” şikayeti geldi facebook’ta. Demek ki bu konuya girme vaktim gelmiş..
Ayrıca, hediye paketlemesi de benzer yöntemle yapıldığından, bir kere kavradın mı çok kolay ve kullanışlı bir beceridir kap kaplamak.. :)

Defterimiz, kap kağıdımız,makasımız ve en önemlisi selobantımız hazır. Yapışkan bantın özel bir adı var mı bilmiyorum, bizde selobant denir. Bant makinesi olursa daha iyi olur, yoksa, on parça bant kesip hazır edin bir yere..

Defter ölçüsünün iki katından da fazlası gerekiyor, kap kağıdını ölçerek kesin. hatta “iki kere ölç, bir kere biç” deyimini gözardı etmeyin.

kap kağıdını ikiye katlayarak defteri/kitabı üzerine yerleştirin, iki taraftan ne kadar katlanacağını işaretleyin. O katlama payı kadar kısım içe katlanacak.

Tekrar ikiye katlayıp katlama payı işaretine kadar kesin. Bu kesilen kısım orta çizgiden (kitabın kalınlığına bağlı olarak) bir santim kadar içerden başlamalı.

Katlama paylarını içeri katlayıp bantla yapıştırmayı öneririm. Yapıştırmasanız da sorun yok, elinizden kayarak biraz daha uğraştırır ama sonuç yine güzel olur..

Defterin sırtını orta çizgiye yasladık, her iki tarafı da teker teker olmak üzere, kenarları içe katlayıp yapıştırıyoruz.

Köşeleri içe katlıyoruz ama tam kenara kadar değil, birazcık kıvırma payı bırakmak lazım .

İki köşeyi de katladıktan sonra, üst kenarı tamamen içe kıvırıp önce ortasından bantlıyoruz,

Sonra köşe kulakçıkların her ikisini de bantla sabitliyoruz.

Ve bir taraf bitti. Defteri çevirip, öbür tarafta aynı işlemleri tekrarlıyoruz.

Eğer tek ortalı bir defterse, alt ve üst ortadan katlama payı kesmeye gerek yok. Kenarı bütünüyle içe katlayabilirsiniz.
Sabır gösterip biraz da özendiyseniz, şahane kaplanmış gayet tertipli kitaplarınız ve defterlerinizle başarılı bir öğretim yılı dilerim.
*-*-*-*
Alternatif olarak, ilk katı büyük boy takvimlerin arkasındaki kağıtla beyaz ya da her yerde kolayca bulunan kraft kağıtla kaplayıp, iki yüzüne sevdiğiniz resim ya da çıkartmaları yapıştırıp, en son da şeffaf ciltle kaplamak da gayet özgün ve dikkat çekici bir uygulamadır. Hiç kimsede olmayan, tamamen kendi zevkinize uygun bir defteriniz olur, üstelik de çok “cool” bi harekettir.
Son not: kızım “neden hazır kaplardan almadık?” dedi.
Nedeni şu: hazır kapların HİÇBİR özelliği yok… bu bir zevk ve emek işi, severek, sevdiğim kişi için hevesle yapıyorum ben kitaplarını kaplamayı. Kişisel dokunuş meselesi… Ve o da her eline alışında “annem yaptı” diyecek.. Buna paha biçilemez. O da kendi çocuğunun kitaplarını kaplarken “annemle biz yarım saatte on defter kaplardık, çok eğlenceliydi” diye hatırlayacak :))
Filed under çocuk, ben yazdım, ilkogretim, kitaplar, severim paylasirim













