Category Archives: ben yazdım

Lastikçim’den vaz geçmeyeceğim

Araban mı var, lastiğin var arkadaş.

Bir önceki sefer, mevsimi gelince, yaz lastiğini çıkarttık kış lastiği alıp taktırttık. Adamların çıkan lastiği 6 ay saklaması gerekiyordu. Otel mi pansiyon mu ne böyle bir hizmet var.

E ölümlü dünya. Bir gittik ki lastikçinin yerinde yeller esiyor. Kış lastiğiyle yazı ve sonraki kışı geçirdik ama lastik de perişan oldu.

Evet biraz haşin kullanıyorum. ehehe

Bu sefer dört mevsim lastiği dedi yetkili kişi olan eşim bey. Lastikten anlamam. O ne derse o.

Hatta benim için lastik değil tekerlektir. Neyse, bencileyin ilk defa lastik almak isteyen tecrübesizlere bir fikir olarak yazıyorum bu yazıyı. Bir acemiden diğerine.

A- Markaya karar verin.

B- Yaz mı kış mı dört mevsim mi alacaksınız en sık nasıl bir hava/yol şartında kullanıyorsunuz aracı ona karar verin.

C- Lastiğin üzerinde bazı yazılar var. yan yüzünde yani. Lastiğin bedeni o. Benim almam gereken 195/55R16 yani yere değen yüzü 195 mm, R radyal demek (nedir bilmiyorum), 16 da inç biriminden çapı.

Ondan sonra ev alışverişi yapar gibi sitelere gidip fiyat araştırabilirsiniz, markaların kendi sitelerinden fiyat bulmaya çalışabilirsiniz. Ya da gidip lastikcim sitesinden şak diye alabilirsiniz.

Benim tercihim bu oldu. Fiyat avantajı kesin var, bazı modellerin promosyon hediyeleri oluyor, onun dışında getirip takma hizmeti var. Ayrıca üretim tarihini kesin olarak bilme şansınız oluyor. Lastiğin de her malda olduğu gibi tazesi makbul.

Sitenin aracın markasına göre öneride bulunan bir arama motoru da var. Ayrıca iletişime geçerseniz sizin araca ne takılacağı konusunda yardımcı da oluyorlar. Araç sahiplerinin %40’ı, kullananların %50si kadın bu ülkede ama bu kadınların % kimbilir kaçı lastikten anlar ki?

Benim için en avantajlı olan tarafı lastiği takma hizmeti veren kişiye kargoluyorlar. Kapınıza kadar getirip gözünüzün önünde balans ayarını yaparak takıp, eskilerinizi de alıp gidiyor. Ben hayatta lastik değiştiremem, sanayiye manayiye de gidip uğraşmayı sevmem. Yıl olmuş 2023 herşey eve teslim, lastik de öyle oldu.

Havada karada LASTİKÇİM. reklam gibi oldu ama reklam değil. tavsiye.

Reklam

Yorum bırakın

Filed under araba, ben yazdım, icatlar

Hayalimdeki Site

Hayatımın en güzel günleri askeri kamplar ve tekel kampindaki günlerimdi sanırım. Tam anlamıyla ekmek ekden su gölden tatiller. O salaş ortamlarda bir şekilde 5 yıldızlı otel konforu vardı.

O yüzden bir gün oturmak istediğim sitede mutlaka:

<24 saat açık ve ücretsiz>

Kafe. Büfe. Kreş/bakıcı. Konsiyej. Sağlık kabini.

Tesisat. Tamirat. Elektrik. A/C.

Kuaför. Kargo. Temizlik. Hobi odasi.

Toplantı odası. Maç film izle, yoga dersi al, parti yap, taziye aç..

Olmalı. 70 yıl dışarı çıkmasan dışarıyı özlemezsin : D.

Yorum bırakın

Filed under ben yazdım, ev işi, taşınmak

Anaokulu gibi Anaokulu

Küçüklüğümden beri anaokulu lafı saçma gelmiştir. Anaokulu analar için olmalı, çocuk okuluna anaokulu mu denir???

Neticede dün yeni bir fikirle uyandım. Dev bir anaokulu. Anneler için. Geldim kırk küsur yaşıma, yeni hobilere kucak açma mevsimindeyim. Ama hobiler hem masraflı hem de malzeme temini zor. Hadi temin ettin yarım yumaklar, boy boy şişler, kullanılmamış tuval ve yağlı boyalar, ıvırlar ve de zıvırlar bir koli içinde balkonun köşesini ya da bazanın altını boyluyor. Atsan atılmıyor, yazık onca para vermişsin.. versen kimse istemiyor..

40 yaş grubu insanlar için anaokulu istiyorum. Aylık belli ücret karşılığı her malzemeyi kullanabildiğin, ders alabildiğin, malzeme artınca başına dert olmayan bir mekan. İkindi kahvaltısı da verilecek.

Tığ işi masa örtüsü mü yapacaksın? Buyur.

Antep işi yapayım? ipeğin gergahın hazır buyur otur. (orta sehpa büyüklüğünde ayaklı gergefler vardır antep işi işlemek için ve gergah denir).

Efendime söyleyeyim evde iki vazon var boyamak istiyorsun, bir oda dolusu her marka her renk boya mevcut, fırçalar mırçalar temiz hazır bekliyor tak önlüğü boya gönlünce.

Çin iğnesi, Ebru, Vitray, Seramik, Batik.. ne istersen. herşey tertemiz. stres atmak için, evden çıkmak için şahane fırsat. TV bağımlısı annelere son.

İşini bitirince de eteğini silkele kalk. Al eserini evine götür.

Değme keyfime.

Hadi biri yapsın yahu.

2 Yorum

Filed under ben yazdım, ev işi, OKUL

Mixportal zıkkımı

Elimizdeki telefonun hangi reklamının neresine tıklandıysa, isteğimiz dışında bir üyeliğe onay vermişiz.

Özellikle dikkat ederim e-faturalarımı didik didik incelerim, ilk haftadan yakaladım. Turkcell hiç bir uyarı vermeden aboneliği başlatmış.

Mixportal.mobi nedir bilmiyorum. Böyle kandırmacalı bir para kazanma şekline ne denir onu biliyorum. Ama yazamam. Buraya yazsam suç sayılır ne idüğü belirsiz bu siteyle davalaşmak istemiyorum. Turkcell hiç umursamadığı için şimdi 75 liramı nasıl kurtarırım bilmem ama abonelikten kurtuldum.

Bunların farklı adresleri de var mixport mesela. İlk önce Cimer’e sonra godaddy’e şikayet edeceğim ve siz de yapın.

Bu arada başınıza bu gelmesin diye bir önlem, kurtulmak için başka bir yöntem anlatacağım.

Turkcell abonesi iseniz… MOBILODEMEKAPAMA yazıp 5522’ye yollayın. Mobil ödeme türlerinin ve tuzaklarının tümünü iptal etmiş oluyorsunuz.

Hattınız üzerinde otomatik ödeme var mı kontrol etmek için de bu numaracıların ortağı olan payguru sitesinden bakıyorsunuz.

Bıktım bıktııım.

Yorum bırakın

Filed under araştırdım, ben yazdım, internet, saçmasapanlıklar, şikayetlerim

Sana bir şey diyeyim mi?

Sana.. yani kendime.. çünkü ikimiz de aynı atomlardan aynı dna parçacıklarından yapıldık. aynı enerji yönetiyor vücutlarımızı. ikimiz de aynıyız.

Fırsatın oldukça gül güldür gülümse. Senin değerini, önemini senden iyi kimse bilemez. Var olduğun, tam şu anda şu dünyada olduğun için şükret ve gülümse. Bir tek zaman geri gelmeyecek. Zamanının sahibi ol, zamanın için şükret.

Hepimiz defoluyuz. Yarım’ız. Defoları düzeltmek, eksiklerimizi tamamlamak; gavurların meşhur yedi ölümcül günahını, (Kibir, açgözlülük,şehvet,kıskançlık,oburluk,gazap ve tembellik) bizim inancımızda toplu adıyla nefsimizi yenmek zorundayız.

Buradaki her anımızın, varlığımızın bir sebebi var. Hepimiz başrol oynamayacağız belki ama o başrolü oynayacak kişi kimse onun hayatında bizim bir etkimiz oluyor/olacak. Her birimiz bir kilit taşıyız. Dev bir halının bir düğümüyüz..biz olmadığımızda desen eksik kalır. Ve deseni halı bitmeden bilemeyeceğiz.

Bu dünya için yaratıldık ama sınırları zorlayabilmemiz için akılla donatıldık. Su altında nefes alamazsın! diyen birine karşı bir başkası dalma ekipmanlarını buldu ve geliştirmekte. Atmosfer dışında yaşayamazsın! diyen birine karşı bir başkası aya marsa gitmek için alet edevat geliştirdi.

İlaçları da biz bulduk narkotikleri de. Hastane de yaptık hapishane de .. Piramitler diktik ve sınırlar çizdik. şimdi durup bakınca yuh diyeceğin bir çok fikir zamanında binlerce yandaş bulup iyi fikir olarak tanındı ve uygulandı. Mesele şu ki, zamanının efendisi olabilir, zamanına ileriden bakabilirsin.

Mimari bir çizime bakıp binayı görebileceğin gibi.. Binanın karşısında durup ilk çizimini hayal edebileceğin gibi. Geçmişte bir günü düşünüp gözünün önünde canlandırdığın gibi.. Gelecekte bir güne gidip oradan buraya bakabilirsin.

Değerini bilmeni isterim. Gücünün farkında olmanı. Kahraman olmak için kendinden zayıflara yardım etmen gerektiğini, herşeyde en iyi olmana gerek olmadığını.. dertlerini kapı eşiğinde bırakma lüzumunu. Kedileri ve çocukları sevmen gerektiğini. Hatalarının sadece pişmansan affedileceğini.. doğru şekilde nefes almayı.. hemen her insanın paranı almak için yalanlarla dolu olduğunu ve arkalarını da görebilmen gerektiğini. inancın kıymetini. sorgulamadan inanmamayı. oyunu kazanmak için değil zevkine oynamayı.

Yaratıcının seni sevdiğini, her an gözlediğini ve gözettiğini, sana her sabah ve her akşam ve her zaman “aferin” dediğini, sen nasıl ki bir kediyi ya da bir bebeği sevip okşuyorsan, bağrına basıyorsan aynı o şekilde sevip bağrına bastığını.

Hatırla olur mu?

Yorum bırakın

Filed under ben yazdım, insan olmak

Erkek:Covid Kız:Covidan

Ben test yaptırdım!

Bugün öğleden sonra semptomlardan birini hissetmeye başladım.

Gece yarisi sakin olur hesabı, tek kafa Kartal Eğitim Araştirma (keah) acil girişinden girdim.

Uzun yol otobüs yolculuğu, sabaha karşı girilmiş ücra dinlenme tesisi havasi. Soğuk. Nemli. Issız. Keah dinlenme tesisleri 10 dakika çay ve ihtiyaç molası.

İçeride parlak günışığı aydınlatma, genel bir temizlik havası. İnsanlarda bir telaş, tuvalete mi, çay çorba sırasına mı girsek?

Sağda banko var. Oradan başladım.

Sira no:1.

Sıra geldi. kayıt elemani süper bi hanım. Ates ölçtü, 36. Iyi. Parmaktan nabiz ve kan gazi: 99/116. Normal yürümem ben, bu bedenle at gibi koşturduğum için nabız yüksek. Ok.

Temas oldu mu? Olmuş olabilir.. saydim döktüm.. suphelileri, pozitifleri, kronik rahatsizliklarimi. iyi güzel. Kağıt yazıp kayit sirasina yolladi.

Sira no:2

Daha da tonton bir bey. Olmaz bu kadar pozitiflik. Tc verdim. Barkod verdi, covid polikliniğine yonlendirdi. Bankodan geri dön, 2 m ileri, sağa dön, yerdeki yeşil oklari izle. Sağda büyük kapıdan başka bloga geçiş, yürü yürü yürü. Hah orasi poliklinikler.

Sira no:3

Bir muayene bir kontrol alınıyor. Sira numaram 1. Oh.

6 kişi sonra içerdeyim. Sıra numarasi hikaye, dr çağırıyor.

Oturun. Oturdum. Anlattım. Sürüntü testi ve akciger filmi istedi. Hic öksürmediğim için filmi pas geçip doğrudan test. Orrayt.

Sıra no:4

test mekanı giriş kapısına bitişik. Kolayca bulundu. Sıraya girildi artık etrafi gözlüyorum, fikir yürütüyorum filan. Kaniksadim ortamı. Ama çalışan herkes süper rahat. Gülenler şakalaşanlar. Rahatladim itiraf edeyim. Maskesiz 1 vatandaş vardı.

İceride..

Barkodun birini ve tel numaramı bankoya verip koltuğa alındım. Kbb koltuğu. Kan alirken bindiğimiz hani. O koltuğa oturulmaz binilir hojam. At kadar.

Testçi adam da bir barkod aldı. Sürüntü için kol gibi bir pamuklu çubuk. Önce ağzına, diline ve taa genzine sürttürüyor. Öğürünce çekti.

Tersini de burnuma sokacak biliyorum, “aman yavaş” dedim “minik minik”.

3. Vitesle daldı. Çığlığı bastım, bi daha sapladı.. bir çığlık daha! Çekti.

Canım pek tatlı evet.

Daha da derinden alıyorlarmış örneği aslında. Idare etsin; benden pas.

Ya Allah firladim koltuktan vın, acil taksi durağında aldım soluğu.

Kötü bir deneyim. İnşallah negatifimdir. Zor iş. Toplam yarım saat – kırk dakikada çıktım. Herkesteki güler yüz ve nezaket müthişti.

4 Yorum

Filed under ben yazdım, saglik

22 Yaşıma Mesaj

Yıl 2019. Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100. yıldönümü. Sen bu satırları okurken ben çok uzakta olaca.. sen bunları okuyamazsın ki.. aramızda 25 yıl ve oldukça farklı bir dünya var. Ben internette yazıyorum senin tüm bilgisayar bilgin Commodore 64’te Basic kasmak.

Hayallerini çok iyi biliyorum. Uzun uzun konuşuyorsunuz yurtta kızlarla.. benim yaşıma geldiğinde Yeşilyurt sahilinde köpeğini gezdiren fit ve havalı bir kadın olacaksın..Takım kıyafetler, ince çoraplar, topuklu ayakkabilarla yaşayacaksın. Hatta o an inşaatı süren ve dolabında broşürü asılı Metrocity Millenium’da manzaralı bir katın, Levent’te bir ilaç firmasında PM olarak nefis bir kariyerin olacak. Cici spor bir araban olacak. Onlarca arkadaşla takılacaksınız, gezip tozacaksınız..

Sürpriz: hiç birini yapamadın. Yapabilirdin ama yapmadın. Şimdi Kartal’da eski, 4 katlı, bahçeli bir evde oturan, iki kedisi olan obez bir kadınsın. Metro filan hikaye, karşıya geçmek için çok ciddi bir sebebin olması lazım, üste para verseler gitmiyorsun o derece.. Kendi işini kurdun, tam bir iş kadını oldun. Çok çeşitli alanlarda çok çeşitli başarılara imza attın. Cumartesi günü 1000 kişilik bir konferanstaydın mesela ve bir kişi seni tanıdı!

Ticari araç kullanıyorsun, kot-tişört resmen tek kıyafetin, kışın outdoor bot, baharda skechers yazın tamamında crocs giyiyorsun. Toplamda iki arkadaşın var, ikisi de şehir dışında. Meğer introvertmişsin!! Görsen şok geçirirsin o gür uzun saçların kıpkısa ve beyazlamaya başladı. Hayatla barışman 35’lerini, akıllanman 40’ını buldu. Sigarayı bıraktın. Salaksın zaten başladığına göre.. Neyse affettik ilerledik. Kafeinmansın bu arada!

Şükürlerle dolu, mutlu ve güçlü bir kadın oldun. Hayallerinin ötesine geçtin çünkü bunu hayal edebileceğini bilmiyordun! Sırf hayalin diye inatla takılıp kalmadığın, önüne gelen fırsatlarla ilerlediğin için teşekkür ederim.

Onca hayalin hiç mi biri gerçekleşmedi? olur mu canikom? Evin bir odası tavana kadar kütühphane ve tıka basa dolu. Hadi bol şans, yaşa ve keyfini çıkart. Seni seven

İpeyk

Not: 25 yıl sonrası için ne hayallerim var aklın durur :)) hayat süper.

7 Yorum

Filed under ben yazdım, genç kız olmak, i-pek tatlı sözlük, severim paylasirim

* e-sağlık öngörüleri *

Güneş saati,meydan saati, kurmalı cep saati, kol saati, dijital saat akışının sonu, bir zamanlar elektronik beyin dedikleri bilgisayarın komple cep telefonlarına gömülmesi ile sadece pahalı bir aksesuar olması ile sonuçlandı. Kimse “sadece” saati gösteren saat istemiyor ki?!

Oysa saat bir zamanlar insana emekliliğinde hediye edilen, sünnetinde takılan, damat olunca alabildiği bir şeydi. Kıymetliydi, dededen toruna aktarılırdı. Şimdi eskicilere, oradan da çöpe aktarılacak. Çünkü elimizde bir mucize var, internet.

Zamanında söğüt ağacı dallarından elde edilen ağrı kesicinin, binlercesi fabrikada bir saatte sentezleniveriyor. Hap yapmak, şurup formüle etmek artık mazinin de ötesinde kaldı; deri üzerinden yapıştırılan, deri altına gömülen ilaçlar, nano partiküller, yutulabilen, damara sokulabilen kameralar var. Kısa bir tarama ile ameliyattan önce hastanın 3 boyutlu arttırılmış gerçeklik haritası çıkartılarak canlı canlı evvire çevire didiklenmesini sağlayabiliyoruz.

E peki Zeki Müren bizi görebilecek mi? Yakın gelecekte bu işler nasıl olacak? Eczaneler hayatımızdan çıkacak mı? Tıp ya da Eczacılık okusak mı?

Dev bir veri bankasında 7 sülalenizin tüm tıbbi geçmişi yer alacak, son beş yıldır sabah kaçta uyandığınız, tansiyonunuz, kan değerleriniz mütemadiyen doktor uygulaması tarafından kayıtta olacak. Dünyadaki 5 milyar insandan alınan veriler anlık olarak işlenebilecek, potansiyel hastalıklar oluşmadan önlenebilecek, bugün ihtiyacınız olan gıda geçen yıldan ekilmiş, bu yıl toplanıp konservelenip buzdolabınıza sıralanmış olacak.

Her tür hastalık bulgusu her versiyonu ile kayıt altında olduğundan dirseğinizdeki kaşıntıyı kameraya gösterdiğinizde teşhisiniz konacak, insan hatası faktörü sıfıra inecek, doktora diyabetiniz olduğunu ya da kullanmakta olduğunuz bitkisel/kimyasal maddeleri söylemeyi unutma sonucu yan/çapraz etkilere maruz kalma ihtimali olmadan ilacınız en yakın depodan adresinize kargolanacak. Telefonunuz kalbinizi, ciğerlerinizi dinleyebilecek, görme kusurlarınızı saptayacak, diş bakımınızı denetleyecek, gebeliğinizin gidişatını kontrol altında tutarken, yeterince yürüyüşünüzü yapmamışsanız o künefeyi ancak rüyanızda görmenizi sağlayacak.

120 yıl yaşayacak ve muhtemelen tek bir hastane ya da doktor görmeden mutlu öleceksiniz.

Ve doktorluğa bir şey diyemem ama bildiğimiz eczacılık nalbantlık gibi tarihi bir meslek grubu olarak yok olacak.

1 Yorum

Filed under ben yazdım, internet, saglik

Paralar paralar bozulmasın aralar

Her insanın en temel ihtiyaçları beslenme, barınma ve giyinme olarak sıralanır.

Onun arkasından gelen üç kalem ise eğitim, sağlık ve adalettir.

Bu serinin arkasından gelen herşey göreceli olarak lükstür. Mümkünse her vatandaşa bu haklar ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Benim bugünkü fikrime göre, elektrik, su, doğalgaz ve internet bağlantısı da ücretsiz olmalıdır. Bu üç kalem giderin sıfırlanması gerektiğini düşünüyorum. Evde ya da işte kullandığım duvara, pencereye nasıl para vermiyorsam aydınlatması ve ısınması için de para ödememeliyim. Zaten niye ödediğimi de anlamıyorum. Birinin aklına gelmiş “dur bundan para alalım” demiş sonra da öyle devam etmiş gibi sanki… Elektrik ve su ve internet niye paralı olsun?

Ha illa lazımsa her birey kelle vergisi öder, aynı otelde yaşar gibi, tüm hizmetlerden faydalanır.

Yorum bırakın

Filed under ben yazdım, icatlar, insan olmak, internet, saçmasapanlıklar

Tekrar iyidir. Kulun vazifesi kulluktur.

Belli bi yaştan ve sayfalarca sosyal medyadan sonra insan “nereye ne yazmıştım, nerede paylaşmıştım, aa yoksa sadece planlamış da kafamın derinliklerinde mi saklamıştım, yoksa bir yerde okudum da içselleştirdim mi?” diye düşünür oluyor.

Şimdik bir arkadaşa lazım oldu “ee ben bu konuyu yazmıştım şimdi oradan link atarım sana” dedim. Bulamadım nereye yazdıysam (yazmadıysam)

Özetle: “Allah korusun” mevzuu. Bu fikir sakat arkadaşlar. Allah korumaz. Allah her birimize birer beyin koyup yolluyor ki kendimizi koruyalım. Araba geçerken yola atlamayalım, düzenli olarak karnımızı doyurup ölmeyelim. Vb.

“Allah rızkını verir” de cık. Vermez. Rızık dağıtım merkezi yok. Allah senin kısmetinin %2,5 oranını zekat olarak vermeni emreder. (1/40) Elindekilerden ihtiyacından fazlasını bir başka kula (insan/hayvan ya da bitki) vereceksin ki o da giyecek, doyacak, barınacak, okuyacak.

“Allah belasını versin”. Vermez. Seni memur eder. Gözünün gördüğü haksızlığa müdahale edersin. İki tokat çakarsın gerektirse. Antepte dedikleri gibi “s.çılacak ağız g.te yakın gelir”. Kaşınan varsa kaşımak icap eder.

Yorum bırakın

Filed under ben yazdım, severim paylasirim