Category Archives: ben yazdım

Lazer iki…Fraksiyonel lazer….

Neredeyse bir yıl oldu… Artık yayına vereyim şunu..

GÜN 0: Kar yağıyor. Ve ben cesaretimi topladım bugün, Fraksiyonel lazer de yaptıracağım…. Fraksiyonel lazer kırışıklıkları silen bir uygulama. İnceleri siliyor, derinleri azaltıyor. Mucize gibi.

Canım doktorumun eline koluna sağlık. Kendim de iyice düsünüp karar verdim yaptirmaya, lakin, şu an cayır cayır yanarken, bir daha yaptirir miyim bilemiyorum. Estetik yaptirmaktan daha ucuz ve daha az acili olacagi kesin. Ama şu geceyi atlatana kadar işte…

Niyetinde misiniz? Çok çok çok iyi bir doktorunuz olsun oncelikle.. Olaydan once bir ya da iki adet parasetamol iceren hap yutup gitmenizde fayda var.

İşlem de çok acıtıyor, sonrası da gerçekten biber gibi yakıyor, güneş yanığından beter….. aradan 8 saat gecti, duzenli olarak yarimsar M. aliyorum. Sadece elmacik kemiklerimde var yanma su anda. Ona da A. suruyorum, dayanmaya calisiyorum. Er gec yarin olacak….

bugun aslinda hava gercekten soguk.. kar yağıyor, daha ne diyeyim? Ama “iyi ki arabada klima varmış” dedim eve gelene kadar. yuzumu dondurdum resmen… Anestezi kremi ve parasetamol tablet yardimi ile rahat uyudum diyebilirim. ertesi sabah acı pek kalmamıştı. M kreme gectim. zaten kremler emilmiyor, yalnızca biraz rahatlatiyor.

GÜN  1: Butun suratim waffle makinesi basilmis gibi kahverengi kareler halindeydi. sislikleri anlatamam…

GÜN 2: bir sonraki gun sisler azaldi, renk tam günes yanigi oldu. insan icine cikilir bir renk degil. kremlenmeye devam. yasasin LUSH… Dream Cream surdum gun boyu..

GÜN 3: sonraki gun. sisler hatiri sayilir miktarda azaldi. hala gunes yanigi, gozluk ve atki ile sokaga ciktim. the hollow man!

GÜN 4:bugun ct: yuzumde hafif ancak daginik bir pembelik var. kremsiz kalinca soyuluyorum.. yarin soyle bir Angels on bare skin peelingi yapmali..

 

tam olarak bir hafta sonra insan içine çıkabildim, on onbeş gün genel bir kızarıklık hakimdi. Sonra soldum. Ve evet, bugün neredeyse bir yıldan sonra, kesin olarak söylemeliyim ki, işe yarıyor.. Çok memnun kaldım. Özellikle yüzün iki yanında, bazı insanların gamzelerinin yer aldığı bölgede gülmekten oluşan (ne yapayım, pek güleryüzlüyüm ben) derin çizgilerim silindi. Bulursam önceki-sırasında-sonraki resimlerimi de ekleyeyim…

Tekrar yaptıracak mıyım? Belki.. Malesef lazer işlemi sırasında özel gözlük takıldığından, şu meşhur kaz ayaklarına ulaşamıyor fransiyonel. Esas dert o zaten bende. Dur bakalım… :)

 

Bu arada, ilk botox deneyimimi yazmış mıydım ben size? :D

 

2 Yorum

Filed under araştırdım, bakımlı hatun, ben yazdım, insan olmak, saglik, severim paylasirim

Akillica tasinma – i

Eskiler der ki: “üç taşınma bir yangına bedeldir”.

O zamanlar nakliye at arabalarıyla, yollar desen asfaltın a’ si yok, çakır çukur.. hele ki züccaciye az bulunur ve pahalı… Üçüncü tasinmada ev eşyası yandı bitti kul oldu say..

üstelik tasinma stres değeri herzaman yüksek. masrafi ayri,   hazırlanması ayri, yerleşmesi ayri, çocukların tam da kudurmak için uygun ortamı bulması ayri dert.

Girişten de anlaşıldığı üzere, tasindim ve bu konuda tecrübemi de yazmak istiyorum. Peşinen: Allah cümlemize gule gule, ağız tadıyla oturmayı nasip etsin.

*-*-*-*
Taşınmadan once; ehliyet kursu motor dersi hocamızın önerdiği gibi: once niyet etmek gerekir..
Ev arama bulma, satin alma/kiralama, yeni evin tadilatı, tezyinatı, boyası, perdesi  vb kısımlarını baska bir yazıya rezerve edip, bugun sadece toparlanma işine ayırıyorum bu yazıyı.

image

Madde biiir: temiz,  saglam, yeterli sayıda ve uygun boyutta koli tedariki..
 Cevrenizde market ya da toptancı bir yer varsa, öncelikle onlar ilk soracağiniz kaynaklar. Ben kolilerimin cok büyük miktarını kolici.com‘dan edindim. (sitelerindeki pratik bilgileri de oneririm, bir goz atin) Zümrütevler’deki şubeden aldıklarım doğal olarak internetten aldigim ve ucretsiz olarak kapina kadar teslim edilenlerden daha ucuza geldi. Daha büyük bir arabam olsaydi super olacakti.. Neyse.
Miktar verecek olursak, yaklaşık ikiyuz adet koli kullandım. Bunların yarısı sagdan soldan ucretsiz temin ettiklerim. Bu miktarın yüzde kırkı da kitap kolisi olarak alındı. Cok kitabımız var.  Siz durumunuza bakıp sayıyı hesaplayın. Fazlasi zarar etmez.

****** En bastan;  buzdolabınızın içeriğini koyacağınız kolileri kenara ayırın. Buzdolabı en sona kalan malzeme ve en iyi koliler seçilip  kullanılınca, yiyecekleriniz için geriye yırtık pırtık iğrenç koliler kalıyor.

 Gelelim boyut meselesine. Eşyalarınız arasında bizimki gibi esas kalemi bol miktarda kitap oluşturuyorsa, 40*30*30 koliler en uygun boyut.  Kitaplar cok ağır çekiyor. Koliyi taşımak bir dert oluyor. Istifi de zor.. Kolinin temizliği ve sağlamlığı da cok önemli.  Koli içinize sinmiyorsa, eve getirmeyin.. İstiflemek için kolilerin üst ve alt kapaklarını açın, yassıltın ve mesela onar onar bantlayın. Koridora yığabilirsiniz, üzerine basar geçersiniz artık. Koli kurarken, önce altını, soldan sağa ve yukarıdan aşagı her iki yönde ücer kere bantlayın. İçi dolduktan sonra üstü ikişer kere de bantlasanız olur. Kolileri aşırı doldurmayın, üstü bombe olmasın, istiflerken tepenize yıkılır.

Madde ikiii: Ek malzemeler.
Koli ile iş bitmiyor.

Bize oniki adet koli bandı (ucuz marka tercih etmeyin, rezil oluyorsunuz),

bir adet “dikkat kirilacak esya” yazili  koli bandı (kirilacak esya kolilerini kapadiktan sonra bir boy da bundan yapistirdim),

bant makinesi (elzem gercekten),

bir top ince ambalaj şiltesi (pis gazete kağıtları her şeyinizi boyuyor ve cok da darbelere dayanıkli, mukavim bir malzeme olmadığından, hüzünlü sonuçlar çıkıyor ortaya, bu iyi bir yatırım, bir kayık tabak fiyatina mükemmel koruma),

kirmizi renkte bir koli kalemi(board marker/markör),

bir top da büyük boy streç film kullandım.

image

(ambalaj şiltesi)

Madde uuuc: koli sınıflandırmak

Kirilacak esya, cam, tabak canak icin abartili koliler yapmayin. Cam esya da ağır çekiyor, eğer koliniz cok ağır olursa taşımayıp alttan aciliyor ve şangirt…40*30*30 bu konuda da ideal.
Bardakları, fincanları tek tek sarin.

image

image

tabaklar icin şerit kesin, Bir ucuna ilk tabağı koyun, şeridin ucunu üzerine örtün, bir tabak daha.. Kat kat.

image

image

Madde dooort: önce en az ihtiyacınız olan eşyaları kolileyin
Bardaklardan degil mesela bufedekilerden baslayin.

image

Ve madde beesss:kolilerin üzerini yazin

image

Kapatır kapatmaz ve detayli olarak. “nasil olsa anlarım” diyerek kısaltma yapmayın, kalemi cimri kullanmayın. Yeni evde hangi odaya gidecek, icinde ne var, kaçıncı koli. Yerleşirken bana dua edersiniz. Borcamların ikinci kolisini hala bulamadim.. [guleni doverim]

Ek maddeler:

  • bana verilen ogutlerin aksine ben toplanirken degil yerlestirirken attim gereksizleri.
  • Strec film bir harika.

image

(ortasından oklava geçen streç film, kullanımı ekstra pratikleşiyor. tutturabileceğiniz biri yoksa, birbirine sırt çevirmiş iki sandalye arasına yerleştirin…)

Tava tencereleri sar, tangirdamadan ve tertemiz ulassin.

image

Sampuandan ketcaba, sarmala, bir damla dökülüp saçilmadan yerine erişsin.

image

Mutfak gereçlerini sar, tost makinesi, mikser her birsey sahane naklolsun.

Cekmecedeki kaşık kutusunu hop sar, götür yeni çekmeceye her bir cay kasigi yerli yerinde olarak koy.

Hattaaaa, yatakları sar! Hijyenik bir şekilde gelsin yerini bulsun. En şahane fikrim buydu taşınma sırasında.

image
  • bunu da ek yapayım: gömlekleri ve önemli kıyafetleri elbise torbasına geçirdim. noolur noolmaz.
image
Son bir not: efendim, herşeyi hallediyormuş nakliyeciler, herşeyi topluyorlarmış, yeni eve yerleştiriyorlarmış, hiç bir şeye elini vurmuyormuşsun, niye zahmet çekmişim?? Bennn-assslaaa-nakliyeciye-toplatmam.
a) İki kamyon esya cikti evimden. Şaka değil.. Gerçekten iki adet kamyon taşıdı. Ben günlerce edebiyle topladim, kutuladım… nakliyeci dediğin hokkabaz mı bu kadar eşyayı bir saatte toplasın?? imkansız. Beş gün sürer o zaman taşınmak…
b) O kadar eşyayı bi de adamların topladığını, her bir şeyciklerimi elden/gözden geçirdiklerini (kötüye çekmeyi sevenlere not: değil kitaplarımı, çay bardaklarımı bile elletmem kimseye) üstelik de o pis silindirlere, bidonlara konduğunu düşünemiyorum.

İşte nasıl toplandığımın kısa hikayesi….

To be continued…

15 Yorum

Filed under ben yazdım, ev işi, icatlar, severim paylasirim, taşınmak

Demokrasi hakkında ileri geri yazmak-(feysten arak)

Bünye olarak demokrasiye de inanmıyorum. Seçimmiş bilmemne…

Bos isler. Pazarlamanin gücü. Meclis yasama yapılan yer. mebzul miktarda yasamiz var.

Altiyuz adam ne is yaparlar bilmiyorum. *-*-*- en kıcıkırık, en ücra, iki dersaneli bir ilkokulun müdürü bile bazı vasıflara sahip olmak zorunda,

gerekli okullari bitirmek, kendini ispatlamak, liyakatini belgelemek ve ilgili makamca atanmak durumunda.

hal boyleyken yine de rahata ermez, yilda bir mufettis gelir denetler. fakaaaaat : canı çeken herkes biraz gayretle milletvekili olabilir, bakan olabilir,

basbakan ve cumhurbaşkanı olabilir. minnacık ilkokulu yönettirmeyecegin şahıs bakarsın kosskoca ülkeyi yönetir. demokrasi bu mudur yani?

Yorum bırakın

Filed under ben yazdım

Salacak Filizler

Filizler kofte’nin Tuzla’ daki orijinal mekanına en az oniki yıldır sık sık gideriz. Benzeri vardır ama eşi yoktur. Guzel sahili izleriz, deniz havası alırız. Tuzla çok dinlendirici gelir bize. Havasından midir bilmem..
Salacak’ taki yeni yerlerini duyduk ama yol düşmeden atlayıp gidecek kadar sikemperver degiliz. Kaldi ki alt tarafı köfte yani. Dememek, denemek lazimmis.
Mukemmel manzarada iyi yemek ve hızlı servis. En güzeli yıllardır umduğum bir uygulama… Vale bir uzaktan kumanda veriyor. Masadan kalkarken basıyorsunuz düğmeye, arabanızi kapıya çekiyorlar…
:D


Gerci niye vakeye bahsis verilir anlamiyorum.. Vale oldugu icin tercih ediyorum mekani. Mekan müşterisine otopark sağlamak durumunda.. Bir de valelerin işi bir türlü anlamamaları… Muhtelif valeli mekanlarda başıma gelenler:
Şikayet bir: yanaşır yanaşmaz kapıma yapışma! Inmeye hazır olmamı bekle. Müsait degilim kardeş… Kemerimi çözeyim, telefonu alayım, çantamı bulayım, belki saçıma başıma bir çeki düzen verceğim? Rujumu tazeleyeceğim….
şikayet iki: benim kapıdan sonra arka kapıyı niye açıyorsun? Oğlum kemeri çözdüğü gibi fırladı dışarı. Ben zor inmişim zaten, bir de arka kapı ardına kadar açık, önümü kesiyor.. Allahtan babasi arkadaki
arabadan indi de kaptı veledi.. Gerizekalı vale.
Sikayet uc:
Valenin işi aracın kapısını açıp sırıtarak beklemek değildir. Bahşişi kaçırmayalım diye sol kapıya yapışıp kalıyor herif. Gel sağ kapıyı aç, hanım binene kadar tut. Sonra yavaşça kapat ve aracın güvenlik içersinde mekândan çıkışına yardımcı ol. Manevra yaptır, trafiği kolla, gerekirse yol aç da mutlu mutlu gidelim..
Bahşişi istiyorsan anahtarı şoföre teslim ederken al. Aracı çalışır halde bırakmalarına sinir oluyorum.
Her neyse gene laf lafi açtı.konu daha fazla
dağılmadan; Filizler süper yer yapmışlar. Gidiniz.
Tuvaletler on numara, çocuk oyun alanı ve mescit var. Manzara zaten şahane ama iyi değerlendirmişler. Puset ya da tekerlekli sandalye için platform göremedim. Bebek için alt açma yeri de dikkatimi çekmedi, var mi bilmem… Ama her gün geç saatlere kadar kahvaltı veren bu restoran benim favorim oldu.

2 Yorum

Filed under ben yazdım, gezen güzel olur, iştahlı işler, severim paylasirim

C’nin yarısını boşalttım, bilgisayar mis oldu… Oh be… Pis MDMP dosyaları siziii.

Evdeki bilgisayar nasıl agırlastı anlatamam. Normalde 40 GB alan var, 39 cigabaytı dolu gözüküyor?!?! Bilgisayarda biraz yer açmam lazım da neyi silsem? Bu kadar ne dolmuş olabilir ki? Programcı mıyım ben??

Microsoft Windows XP Home Edition kullanicisiyim.

Bilgisayarimda Advanced System Care yüklü.  Bir de AVAST. ikisinden de memnunum.

Bilgisayarım’a tıkladım, C’ye sağ tık: (C) Diski analiz et’e tıkladım. Bu (C) simgesi Advanced System Care’in C’si…

Bir analiz; onlarca mdmp dosyası var bilgisayarda.. irili ufakli, hatta genelde irili.. her biri ortalama 100 MB filan. Ben bu (C) yardimiyla bunlarin heeeepsini sildim. Mini DuMP’ın kisaltmasiymis bu MDMP. bildigin çöp yani.

Avast Log dosyasi hepsi.

Silim sonrası:

Kullanilan alan: 20 GB

Boş Alan : 16,6 GB

yaaa, gördün mü? nerdeyse yarısı çöp dolmuş.

Şu sanal çöp de kokmuyor ki duruma vakıf olayım… Bu kadar birikmezdi fark etmis olsam.

Neyse artık siz biliyorsunuz, kendi bilgisayarinizda Avast varsa, derdiniz ayni, beni takip edin.

Sabit diskte bir ferahlik ki, o kadar olur :))

5 Yorum

Filed under ben yazdım, bilgisayar, severim paylasirim

Carrefour Kozyatağı’ndaki yeni sirk: Su Sirki… (2011)

Sirk işlerinden sorumlu müdür müyüm neyim, daha ilk gecesinden sirke damladım. Sirk İtalyan Milli sirkiymiş. Adı da Darix Togni.

Herhalde 10 kere sirke gitmişimdir, hiç bu kadar gülüp eğlendiğim olmadı. Bu seferkini ciddi olarak tavsiye ediyorum. Sirkin meydanı mı derler, orta ringini plastik kaplamışlar, gösteri başlar başlamaz su dolduruyorlar ve havuz oluşuyor.

Açılış gösterisi havuz üzerindeki bir platformda bale. Hayatımda bir kere baleye gittim, TV’de filan da az biraz izlemişimdir, biraz cahilim o konuda. Bu kadar yakından bir balerin görmek çok güzeldi.

İlk defa kız palyaço gördüm hem. Hangi birini anlatsam? Bengal kaplanları vardı, ıyyy yılanlar vardı. Ciddi yılan yaa.

Akrobatlar da süperdi. Çocuklar bayıldı. Palyaço şovlarına gülmekten karnım ağrıdı…. :D

o çinli akrobat kızlar neydi Allah’ım? iki kat oldular resmen.. şekilden şekile girdiler. Nefes kesici. O tangalı dansçılar, mini etekli yer göstericiler, halata tırmanan gösterici kızlar bütün erkeklerin aklını aldı yani..

Beri yandan, tümü kardeşim olsun, adonis kılıklı erkek akrobatlar, gladyatörler filan da erkek güzeliydiler, ne diyeyim. Hem güzel hem yetenekli insanlar, sirkçiler.

Gösteri tam anlamıyla göze hitap ediyor. Beğenmemek mümkün değil.  Aslan yavrusuyla değil bunlarla fotoğraf çektirtseler paraya para demezler.. Ben şahsen o yanar döner pullu pelerinle (yanlış anlaşılma olmasın pelerinliyle değil..) bir fotoğrafım olsun isterdim…

Denizaltı sahnesine de ben bayıldım niyeyse.. Sualtı duygusu uyandırdılar, denizanası, hattaaaa SüngerBob!! ben olsam Türkçe şarkısını çalardım o ayrı..

Bu sıcakta su gösterisi gerçekten iyi geldi. Görmüşsünüzdür, Vegasta, Capitolde var, fıskiyelerle müziğin uyumu. Üstüne de lazer sıktılar süper oldu.

Cücesi, palyaçosu, cambazı ile dört başı mamur bir sirk gösterisi izledim. verdiğimiz para helal-i hoş olsun, ellerine kollarına saglık.

Kaçırmayın mutlaka gidin..

Not: resimlerin tamamı kendi sitelerinden: www.susirki.com

kendi resimlerimi daha eklemedim.

Not 2 : Su sirkine giden ıslanır arkadaş, gak guk etmeyin sonradan.  Sis makineleri de astımınızı tetikleyebilir, hatta haldır huldur yerlerde sürüklenen malzemelerin kaldırdığı toz ve saman da konjonktivit sebebi olabilir. gözünüze dikkat edin..

Not 3: Gişe 10’da açılıyor, gösteri 21:30’da başlıyor. bazı günler matine de var sanırım iyi bakmadım. Şuradan kendiniz bakın.. Biletler Loca 40, ortalar 30 arkalar 20 lira. çocuklara cüzi bir indirim yapıyorlar. Ayrıca carrefour’daki mağazalardan 50 liralık alışveriş içeren fiş-fatura karşılığı ücretsiz 1 bilet alabilirsiniz. Dün 7 Agustos biletleri dağıtılıyordu mesela..

Alışveriş 100 lira olunca iki bilet vermiyorlar, fişleri böldürün derim ben.

gişede kredi kartı geçmiyor.

Sakatlar derneği üyelerine sanırım, ücretsiz. Refakatçilerine de indirimli.

4 Eylül’e kadar sirk Kozyatağında.

Önceki sirk yazılarım için bkz: 2010 Medrano ve 2010 Kludsky

kendi fotolarim:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6 Yorum

Filed under çocuk, ben yazdım, gezen güzel olur, severim paylasirim

Ona öyle demezler cicim…

Gardolap diye bir şey yok arkadaşlar. (gerçi eger gardolap diye bir kelime sarf ediyorsaniz arkadas degilizdir ya.. ) Asli fransizca onun. Tren garı var ya.. Onun gibi. gar-de-robe elbiselerin durdugu yer anlaminda. Gardırop diye okuyacaksınız.

Asli baska dilde olsa da kullandigimiz Türkçe’ye yerleşmiş oldugundan adam gibi telaffuz etmek lazım. Bir cesit dolap bu tamam, ama : gardırop ! Hele Kardolap hiç değil. >Komidin de komodin diye okunur, yatak odasindan cikmadan onu da duzeltelim.

Pekiii, ayakkabilik ya da vestiyer anlaminda bir kelime var hani??? Evet : Fortmanto…. da yanlış birader. Ona Portmanto denir. Port+manto.  Manto asilan yer. Mantoya asilmak diye bir durum yok…

hadi bugunluk bu kadar. Küsmek yok. Öğrenmemek ayıp güzel kardeşim..

 

3 Yorum

Filed under ben yazdım, severim paylasirim

Dün n’ooldu bil -I-

Kızımla arabada gidiyoruz, manavın astığı pankartı okudu: “anne -kavun karpuz kesmece- açılmış, gelelim mi?”  (acilen dizi filan izletmem lazim bu cocuga, hayattan haberi yok..)

+-+-+-

Uzun zamandir ilk defa otomatik vitesli arac kullaniyorum. Allah’tan geçici bir süre için… Bir elim ve bir ayagim bosa cikti, arabada iki kat fazla sıkılıyorum. :(

(dedigim gun parmagimi kirdim. al işte elin boşa çıkması esas böyle olurmuş dercesine.. ya benim yildizim ne kadar yakin yaaa :( )

Ayrica bir kişi daha “otomatik vites mi? aa ne güzel tam kadinlara uygun” derse agzimi bozacagim. Kadini ne belliyorsaniz artik.. Düz vites araba kullanmak düşündüğünüz kadar erkek işi değil. Taşkafalar yaa..

*-*-*-*-

Bindigim takside on koltukta 1,5 yasinda afacan bir oglan cocugu vardi. Annesi alisverise cikmis, babasinin isyerine birakmis cocugu.. Adam sag kolunu sag koltuga capraz uzanmis halde araba kullandi cocugu kollamak icin. “arkaya bindiremiyoruz teyzesi, hep one oturmak istiyo”

Oooof of.

*-*-*-*-

1 Yorum

Filed under ben yazdım, severim paylasirim

Hande giden Takyanoz….

Bu yazinin konusu olan deyimin hikayesini taa cocuklugumda babamdan dedemden (her ikisi de rahmetli oldu) dinlemistim. O zamandan bu zamana aklimda ne kaldiysa artik… Elciye zeval olmaz, dilimiz surcerse affola.. Eksiginden fazlasindan sorumluluk almam, buna bakip donem odevi yazmayin haa..

Bir zamanlar 7 arkadas varmis. O zamanki kral da Takyanoz adinda zalim bir kralmis. Bu delikanlilar kendilerine inanc ozgurlugu tanimayan bu kralin zulmunden kacarak bir magaraya siginmislar.

Yanlarinda da kopekleri varmis. Kıtmir. Niyetleri bir gece dinlenip yola sonra devam etmekmiş. Yatip uyumuslar, uyuyus o uyuyus.. Ben diyeyim üçyuz yil, siz deyin beşyuz yil uyumus kalmislar. Derken bir de uyanmislar ki, sabah olmus. (öhüm, dayanamadım) Feci de açlar sabah sabah. Magaranin girisinden bir bakmislar ki dun gece arkalarında avuc ici kadar gozuken kasabalari nehrin beri yakasina tasmis.. serpilmis, buyumus… Şaşmışlar ama hala akıllarına bir şey gelmemiş.

İçlerinden birini ekmek almaya yollamışlar. Giden arkadaş kasaba sokaklarının bu kadar gelişmesine inanamamış. Yol boyunca konuşulan dil bile aşina gelmemiş..Sonra bir fırına gelmiş, ekmeğini almış, cebindeki parayı çıkarıp fırıncıya uzatmış. Fırıncı parayı almış bakmış, Takyanoz zamanının altını olduğunu anlamış, “han’de giden Takyanoz” demiş adama. (O hoo, Takyanoz gideli ne zamaaaan oldu Hanidir yok Takyanoz… mealinde) sonra da “bu para geçmez” diyerek geri vermiş. Adam anlamış, anlamamış ama elinden ekmekleri alınınca başka fırında denemiş şansını. Orada da geçmemiş para, üstelik fırıncı “bu adam gömü bulmuş, altın para bozdurmaya çalışıyor” diyerek adamı subaşılara şikayet etmiş. Aradan geçen zamanda ülke kaç kere istila edilmiş, dil din değişmiş gitmiş… Adamı apar topar kadının huzuruna çıkarmışlar, dilini anlayacak yaşlı birini bulup tercüme ettirmişler. Adam yemin billah dün gece kasabadan ayrıldıklarını, bu sabah uyandıklarında …. anlatmış hikayesini.

Kadı bakmış inanılır gibi değil ama gerçek, adamın peşine düşüp mağaraya gidilmesine karar vermiş. Gitmişler. Adam “siz girişte bekleyin ben arkadaşlarıma haber edeyim” demiş girmiş içeri. Bir daha da çıkmamış. Ekip içeri bir girmiş ki kimseler yok. Rivayet o ki, göğe yükselmişler yedisi de.. Köpek Kıtmir de peşlerinden gitmek istemiş ama göğe alınmamış o, oracıkta taşa dönüştürülmüş yedi uyurlar dönene kadar beklesin diye.

Bu olay “Yedi Uyurlar” olarak bilinir, daha yaşlılarımız “ahsab-ı keyf” derler. gugıl size epeyce bilgi verecektir bu konuda. Daha iyisi Kehf suresine bakın.. Binbir gece masallarında Şehrazat’ın dediği gibi “ancak doğrusunu yalnızca Allah bilir..”

——–

Anneannem derdi ki, “uyku tutmayınca yedi uyurların adını söylemek hemen uyku getirir. ”

ve hepsini de mani gibi sayardı…

“Yemliha, Mekselina, Mislina,

Mernuş, Tebernuş, Sazenuş,

Kefeştetayyuş, Kıtmiiiir. ”

:)

————————-

Bu hikaye hem Kuran’da hem de İncil’de var. Binbir gece masallarında da var, Avrupa masallarından Rip van Winkle öyküsü de var..Demek ki olmuş böyle şeyler…

Konuya girmişken, çıkarayak Dede Korkut’taki Tepegöz ile Yunan mitolojisindeki Cyclops’u düşündüğüm ve “demek ki bir zamanlar böyle tipler yaşamış ve efsanlelere girmiş” demişliğim vardır.

Masallar güzeldir.

 

3 Yorum

Filed under ben yazdım, kültür, severim paylasirim

Shopping Fest hakkında

Bir vitrin duzenleme yarışması var, belki biliyorsunuzdur..

İstanbul Shopping Festival kapsamında ilk kez gerçekleştirilen ana teması “İstanbul” olan, İstanbul’un markalarla ve alışveriş festivaliyle etkileşimini sağlayacak markalar tarafından yapılacak tasarımlarla sergilenecektir. İstanbul’un farklı yönleri ve özellikleri, her gün önünden geçen binlerce insanın dikkatini ve ilgisini çekecek biçimde tasarlanacak vitrinler aracılığıyla vurgulanacaktır. Tüm vitrinlerde Sinpaş’ın ürünlerinin satışı, tanıtımı ve pazarlanmasına yönelik enstrümanlar kullanılacaktır. İstanbul Shopping Fest (İSF) kapsamında İstanbul’da belirlenen lokasyonlara yerleştirilen vitrinlerin tasarımları ve bu tasarımları gerçekleştiren tasarımcıların ödüllendirilmesi amaçlanmaktadır


Bu benim kisisel gorusum elbette ve sadece fotograflarini gordum bu 23 vitrinin. Bir tek Bagdat caddesinde Magnum’un canli reklam vitrinini gormuslugum var, o da listede degil.. Kutuda gercek bir manken var, oturup magnum yiyor, tv izliyor.. gece gunduz.. ilgi cekiyor o kesin…

Baktım baktim en çok Lacoste hoşuma gitti. Mesaji gayet bariz. Gül gibi vitrin tasarimi. Ama konseptin disinda. O yuzden kafadan sildim.

Batik: bahar, İstanbul, tamam.  Damla su’nun reklamlarında kullanilan cicekli cimenli etek olmamis.

Boyner’in 2. vitrini. çok güzel. yaratıcı, temalara uygun, üstelik sıradışı. kalıpları kırmış.

Dagi’nin mesaji ne acaba? Pijamami giydim bekle beni İstanbul? İstanbul kimseyi beklemez, seni mi bekleyecek? .. sacma olmuş

Desa.. simitci arabasi ve siluet. güzel. tablovari.. bilemiyorum.. ortalarda..

Bazilari iyice civitmis. Ya da tam anlamamis da, bos kagit vermeyelim diye biraz gayret gostermis. , Koton, Efes Pilsen, Kanal D, Hotiç,Ramsey, Kiğılı..

Bir kısmı da normal vitrinini almış, buraya taşımış sanki… : Adidas,  Stefanel, Waikiki, YKM, Maximum kart…

Teknosa, Divarese, Damat ilginc. Odul alabilirler.

Atladiğim var mi? Yok herhalde. Yorumladim, oyum gizli, ama sonuclar aciklaninca paylasacagim..

;=)

3 Yorum

Filed under alışveriş işleri, ben yazdım, gezen güzel olur, severim paylasirim