Bu yazinin konusu olan deyimin hikayesini taa cocuklugumda babamdan dedemden (her ikisi de rahmetli oldu) dinlemistim. O zamandan bu zamana aklimda ne kaldiysa artik… Elciye zeval olmaz, dilimiz surcerse affola.. Eksiginden fazlasindan sorumluluk almam, buna bakip donem odevi yazmayin haa..
Bir zamanlar 7 arkadas varmis. O zamanki kral da Takyanoz adinda zalim bir kralmis. Bu delikanlilar kendilerine inanc ozgurlugu tanimayan bu kralin zulmunden kacarak bir magaraya siginmislar.
Yanlarinda da kopekleri varmis. Kıtmir. Niyetleri bir gece dinlenip yola sonra devam etmekmiş. Yatip uyumuslar, uyuyus o uyuyus.. Ben diyeyim üçyuz yil, siz deyin beşyuz yil uyumus kalmislar. Derken bir de uyanmislar ki, sabah olmus. (öhüm, dayanamadım) Feci de açlar sabah sabah. Magaranin girisinden bir bakmislar ki dun gece arkalarında avuc ici kadar gozuken kasabalari nehrin beri yakasina tasmis.. serpilmis, buyumus… Şaşmışlar ama hala akıllarına bir şey gelmemiş.
İçlerinden birini ekmek almaya yollamışlar. Giden arkadaş kasaba sokaklarının bu kadar gelişmesine inanamamış. Yol boyunca konuşulan dil bile aşina gelmemiş..Sonra bir fırına gelmiş, ekmeğini almış, cebindeki parayı çıkarıp fırıncıya uzatmış. Fırıncı parayı almış bakmış, Takyanoz zamanının altını olduğunu anlamış, “han’de giden Takyanoz” demiş adama. (O hoo, Takyanoz gideli ne zamaaaan oldu Hanidir yok Takyanoz… mealinde) sonra da “bu para geçmez” diyerek geri vermiş. Adam anlamış, anlamamış ama elinden ekmekleri alınınca başka fırında denemiş şansını. Orada da geçmemiş para, üstelik fırıncı “bu adam gömü bulmuş, altın para bozdurmaya çalışıyor” diyerek adamı subaşılara şikayet etmiş. Aradan geçen zamanda ülke kaç kere istila edilmiş, dil din değişmiş gitmiş… Adamı apar topar kadının huzuruna çıkarmışlar, dilini anlayacak yaşlı birini bulup tercüme ettirmişler. Adam yemin billah dün gece kasabadan ayrıldıklarını, bu sabah uyandıklarında …. anlatmış hikayesini.
Kadı bakmış inanılır gibi değil ama gerçek, adamın peşine düşüp mağaraya gidilmesine karar vermiş. Gitmişler. Adam “siz girişte bekleyin ben arkadaşlarıma haber edeyim” demiş girmiş içeri. Bir daha da çıkmamış. Ekip içeri bir girmiş ki kimseler yok. Rivayet o ki, göğe yükselmişler yedisi de.. Köpek Kıtmir de peşlerinden gitmek istemiş ama göğe alınmamış o, oracıkta taşa dönüştürülmüş yedi uyurlar dönene kadar beklesin diye.
Bu olay “Yedi Uyurlar” olarak bilinir, daha yaşlılarımız “ahsab-ı keyf” derler. gugıl size epeyce bilgi verecektir bu konuda. Daha iyisi Kehf suresine bakın.. Binbir gece masallarında Şehrazat’ın dediği gibi “ancak doğrusunu yalnızca Allah bilir..”
——–
Anneannem derdi ki, “uyku tutmayınca yedi uyurların adını söylemek hemen uyku getirir. ”
ve hepsini de mani gibi sayardı…
“Yemliha, Mekselina, Mislina,
Mernuş, Tebernuş, Sazenuş,
Kefeştetayyuş, Kıtmiiiir. ”
:)
————————-
Bu hikaye hem Kuran’da hem de İncil’de var. Binbir gece masallarında da var, Avrupa masallarından Rip van Winkle öyküsü de var..Demek ki olmuş böyle şeyler…
Konuya girmişken, çıkarayak Dede Korkut’taki Tepegöz ile Yunan mitolojisindeki Cyclops’u düşündüğüm ve “demek ki bir zamanlar böyle tipler yaşamış ve efsanlelere girmiş” demişliğim vardır.
Masallar güzeldir.
Geri bildirim: Arzum Corny mısır patlatma makinesi aldim.. « A Blog Daire 6
okumamışım ben bunu:) şimdi okudum google’a gidiyorum…
BeğenBeğen
;)
BeğenBeğen