Tag Archives: ev

Anneler Ticaretin Katili

Hayatının bir anında şu manzarayı bizzat yaşamayan ya da görmeyen var mı? Elinde çatala takılı ya da ekmeğe gömülü bir köfteyle el kadar bir çocuğu kovalayan ve “son lokma oğluşum /hadi prensesim aç bakiim kocaman” diyen anne. Ve gücü yettiği yere kadar kaçan, ısrar manyağı olmuş çocuk.

Bu ısrar hayatın ilersinde de bitmez. Niyeyse anneler eve gelen misafirleri de delice darlarlar.

Terlik al. Terlik giysene. Nasıl? terlik giymiyor musun? Aa. bak baba terliği de var rahat edersin büyük büyük. Terliksiz olur mu canım? Terliiiik. Ne demişler “ayağını sıcak tut başını serin..” Ay oraya oturma burası daha rahat. Arkana kırlent koyayım mı? Rahat mısın? Kahveyi yapayım ben, konuşuruz. Canım çay da içeriz de, bir yorgunluk kahvemi içersin artık. Sade yapayım diyetteysen? Çarpıntı filan yapmaz ayol. Misler gibi Türk kahvesi, taa Erenköyünde bir kahvecimiz var orada tazecik kavurup çekiyor adam. İlahi. Hadi fal bakarım iç sen. Yanına bitter çikolata alsana, ay ikrama ne gerek var sen yabancı mısın? Çekiniyorsun ben anladım dur şekerliği koyayım şuraya. .draje ye. o altta zeki müren göbeği de var, bayılırım. Allah aşkına bir tane daha al. Bayramdan kalma değil merak etme dağıttık çocuklara kalan şekerleri. çayın yanına da börekleri attım fırına. Ne demek yemem? darılırım. patatesli börek sevmezsin diye poğaça da pişirdim. Kıymalı, hem kıyır kıyır oldu ağzına layık. Kısır da var tabii, ama tuzlular bayar diye kek de çırpıverdim geceden. Puding yaptı kızım teyzesi, mutlaka tatman lazım. Hayatta bırakmam bak. Oturduğumuz kadar yeriz ayol. Her gün mü geliyorsun sanki.. Rejimini evde yap canım, yarın rejim bugün hücum. Uzat tabağını turşudan da vereyim. Safra keseni aldırdın, dokunuyor öyle mi? Bu sarımsak dokunmaz merak etme, orcinal taşköprü bu. oralara gidip getiriyor bizim dünürler. Zaten turşuda hissetmez bile insan ayol. Bi lokmacık yemedin yahu sen. Tok ağırlamak zor gerçekten. Yemeğe kal bari. Ant verdim bak. “

Bu terbiyeyle yetişince elma almak için dükkana girip, elma varsa da yoksa da dakikalarca süren esnaf ısrarı ve tezgahlamasına karşı çıkamıyorsun ki.

“Ablacım tam sana göre kalıbı, bir dene almak zorunda değilsin, ya sen giy. giyyy. hah. yeşili de gözlerine uydu bak. ablam ha mavi ha yeşil bak aynaya. dön dön bak. bak diyorum bi. kırma kardeşini. hah. (zıbamk diye tezgaha bir kot atılır) şimdi bu kottan da çok satıyoruz bu sezon, herkes bizden alıyor, bunu da al bak, giy evde, beğenmezsen getirr. (Kafa yana sallanır) içli dışlı takımlarım geldi somon rengi mi mint mi giyer ablam? ikisini de al. bak bu fiyata bi daha da bulamazsınn. giymezsen seneye sakla bulunmuş gibi olur. tam mevsimlik. demişken çok güzel yün karışımı çoraplarımı bir görr. enişteme yeenime ikişer üçer al, kışın dua edersin bana. triko var delikanlıya göre. ama yok böyle bir triko, eski sezon olduğundan gelişine bırakıyorum çalan vermez billahi. bir de şu ihraç malı penyelerimden illa ki veriyorum, bizim hanım da evde aynısını kullanıyor, çok memnun, yıka yıka giy taş gibi penye, evladiyelik. kart mı nakit mi? ”

Yeterin ayol! Esnaftan da tezgahtardan da tezgaha gelmekten de bık-tım ben. İstemiyorum. onu da istemiyorum. yemiyceeeem.

Reklam

2 Yorum

Filed under aile, alışveriş işleri, çocuk, kültür, saçmasapanlıklar

Anneannemden Masallar -v- “Geçinene geçim çok”

i,ii,iii,iv

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde yaşlı bir karı koca varmış. Evlerinden hiç kavga dövüş sesi gelmezmiş, civardaki komşular da gün aşırı kendi evlerinde kopan patırtıdan utanırlarmış.

Bir gün genç bir gelin akıl almaya, fikir sormaya, işin sırrına ermeye karar vermiş ve teyzenin kapısını çalmış. Kahveler içilmiş, kızcağız utana sıkıla :

– Ben de uzun ve mutlu bir evlilik yapmak istiyorum, bunun gizi, gizemi nedir teyzem? demiş, çıkarmış ağzındaki baklayı.

Gülmüş teyze.

– Kızım, amcanla yeni evlendiğimizde bana bir şey söyledi:  “Bak hanım, benim bir huyum vardır. O gün neşem yerindeyse kasketimi arkaya iterim; ama yoook, işim ters gittiyse, keyfim yoksa kasketimi alnıma yıkarım. Baktın kafam önümde eve geliyorum, amman ha, aman diyeyim bana karşı çıkma, fena yaparım.”

– Eee sen ne dedin?

– Ben de dedim ki: “Benim de bir huyum vardır, o gün günüm iyi geçtiyse kuşağımın düğümünü arkamdan bağlarım fakat moralim bozuksa, derdim varsa kuşağımı önden bağlarım. Eve geldin de kuşağı önde gördün müü, benden uzak dur. Ağzını bile açma, kalbini kırarım”

– Allah Allah, eee??

– Eeesi meesi bu. Her gün pencerede beklerim beyimi. Baktım kasketi alınını örtmüyor, keyfi yerinde, bağlarım kuşağı arkamdan. Güle söyleye karşılarım. Baktım ki yıkmış kasketin siperini alnına, bağlarım kuşağı önden. O astıkça suratını ben iki kat asarım. Sessizlikle geçer o gün. Yoksa, birbirimize sataşırsak kavga çıkar. Eğer sır dersen, sırrımız bu güzel kızım.

demiş. Yemişler içmişler, öte yana geçmişler.

Sözün özü, evde hırgürü kesen şey, eşlerin uyumudur. İşin çoğu da kadına düşer.

“Bana benden olur her ne olursa, başım rahat eder dilim durursa” demiş rivayete göre Yunus Emre. “İki dinle bir söyle” demiş atalar.

2 Yorum

Filed under aile, kültür, severim paylasirim

Deli pösteki sayıyor -iii-… Dekorasyon icadım

2013-06-13-1771

 

Önceki bir ve iki numaralı yazılarımı okudunuz sanırım..

O kadar albüm boşa mı gitti sanıyorsunuz? Kapakları çerçevelettim, salonumun bir duvarını süslediler. Oldum bittim bakırı severim zaten…

:)

Hem şamdan paklandı, hem pilav yağlandı.

 

 

*-*-*-*-*-

Not: Rivayete göre eskiden, bimarhanelerde (akıl hastanesinde, delilerevinde) delilere birer pösteki (post) verir “say bakayım tüylerini” derlermiş. Deli bi sakinler, min min min tüy sayaraktan gün geçirirmiş. Bu deyim oradan gelir, gereksiz yere fazla ince iş yapmak anlamındadır.

 

9 Yorum

Filed under ev işi, icatlar, severim paylasirim

Ev’lenmek – Evlenmek.. Mukayeseli bilgilendirici yol gösterici yazı -I-

10 senelik kiracılık sayfasını kapatmak üzere 4 aydır ev aramaktayım. Ev bulmak evlenecek adam bulmak kadar zor.

Nasıl ki nüfusun yüzde ellisinin erkek olmasına rağmen,  evlenmeyi arzu ettiğiniz adam gibi adam kriterlerinize  sadece bir kişi uyar, ev alırken de maşallah dağlar bayırlar bina dolu olmasına rağmen sizin istediğiniz dört dörtlük ev de bir tanedir.

Nüfusun yüzde ellisi yani 80 milyon olsak, 40 milyon erkek var. Yarısı evli diyebiliriz. 20 milyon. kalanın yarısı çocuk yaşta. kaldı 10 milyon. onun yarısı da ileri yaş desek, kaldı 5 milyon.

bunlarin içinde, üniversite mezunu, meslek sahibi, aile kurmaya hevesli, içkisi kumarı olmayan, eli yüzü düzgün şeklinde kriterleri daralttık mı bir de bakarsınız ki elinizde muhtemel 10 kişi kalır, onlar da bakalım ülkemizin neresinde yaşamaktadır kimbilir??? Denk gelecek deee.. Zor işler bunlar.. Hele ki “Ruh ikizim” filan diyen niv eyç tiplerdenseniz, zor ki zor.

*-*-*-*

Ev bulmak da aynı derecede sorun. Bir evi aldın mı en az 20 yılını içinde geçireceksin. Uzun vadeli isteklerini de karşılamalı. Beş çocuk isteyen arkadaş 2+1 almaz, değil mi?

Ev ararken en mühim kriterlerim

  • on yıldır oturduğum mahallede olsun
  • geniş olsun
  • kesemize uygun olsun

şeklinde sıralanmakta.

ev aramak için de, her konuda olduğu gibi internete başvurdum.

Emlakçıya komisyon vermeyi herkes kadar ben de sevimsiz bulurum, ki burada bunu yazmıştım biraz. Gel gör ki sahibinden satılık mı var?

[1997’de RE/MAX Türkiye ilk franchiselarını vermeye başladığında basın “Turyap’a rakip mi olacaksınız?” sorusunu sürekli sordu. Ve eğitim direktörü de sürekli olarak aynı cevabı verdi:

– Kuzey Amerika’da ve dünyanın pek çok ülkesinde, gayrimenkuller profesyoneller aracılığı ile el değiştirir. Türkiye’de ise şu anda “sahibinden” satılıklar %70 oranında. Kalan %30 ise emlakçılar arasında satılmakta. Biz sahibinden satılıklara rakibiz.”

ve evet, o zaman %70 olan sahibinden satılıklar, bugün yüzde ikiye kadar düşmüş durumda..   ]

*-*-*-*-*-*-*-*-

Dolayısıyla benim elim sahibinden.com, Hürriyet Emlak ve Milliyet Emlak sayfalarına gider dedim. Kaç aydır incelemediğim ilan kalmadı. Sitelere üye olmak lazım ki, beğendiğin ilanları kaydedesin, takibe alasın, hatta hatta kriterlerini kaydedip sonradan gelen ilanlardan uyan varsa e-posta adresine bildirilmesini sağlamalısın.

İlk üç kriter sağlandıktan sonra geriye neler kalıyor?

Kaçıncı kat olsun?

Balkon var mı?

Mutfak ankastre mi yoksa evdeki ocaklı fırını kullanabilecek miyiz?

Bahçe var mı?

Dış cephe yalıtımlı mı?

İçi masraf ister mi? (her daire masraf ister de, makul ölçüde masraf var, enkazdan hallice daireler var..)

Zemin katta daireye özel depolama alanı var mı? (bisikletti bilmemneydi bir ton şey olabiliyor koyulacak. müstakil evlerin kömürlükleri olurdu.. aah ah. )

veee en önemlisi: Arsa tapulu mu?

Arsa tapulu daireler krediye uygun değil. Tapu denilen A4 boyutundaki resmi kağıt üzerinde ortalarda bir yerlerde üç şık var.:

Kat Mülkiyeti  [] Kat İrtifakı [] Devre Mülk []

Eğer birinci ya da ikinci kutucukta  x işareti varsa krediye uygun bir dairedir. güvenle alınabilir.

-devam edecek-

4 Yorum

Filed under alışveriş işleri, ev işi