Kahve severim. Daha güzel yazayım, kahveseverim.

Eşimin telefonunda bir ara “Kafeinman” olarak kayıtlıydım, o derece. Hiç bir ikramı geri çevirmem. Neskafe bile içerim. O kadar yani. Favorim Türk Kahvesi’dir. Yalan yanlış poşette satılan hazır Türk Kahvesi bozuntularına da karşıyım. Böyle rezillik olmaz. İnstant Türk Kahvesi mi olur, Türk Kahvesi’nin adabı zaten uzun sürede hazırlanması..
Bkz: ve Destekleyiniz: Türk Kahveme Dokunma!
İkinci sevgilim espressodur. Onun da yeri ayrı ama Türk Kahvesi en güzeli.
“Tiryakinin keyfini ne tazeler? Taze elden, taze pişmiş, taze kahve tazeler….” derdi rahmetli dedem.
Araba kullanmayı öğretirken : “kızım frene ağıııır ağır basacaksın, tiryakinin kahvesi dökülmeyecek” derdi rahmetli babam.
Oğlumun sünnet pastasını Türk Kahveli yaptırttıydım, dahası var mı?
Sülalecek kahveperver miyiz neyiz??
Evet.
*-*-*-*-
Kahve, cezvede pişer. Cezve metal olmuş, elektrikli olmuş farketmez. Bir tek, telve nam, arcelik makine kahvesi gibi makinelerde yapilanı iğrençtir. Su haznesini görmediğim, temiz olup olmadığını bilmediğim şeyden nasıl kahve içeyim? Kimbilir ne zaman değişti suyu, ne zaman temizlendi?? Bakteri mi üredi, su yosun mu tuttu bilmiyorum. Ben o kahveyi içmiyorum..
*-*-*-*-
Gelelim zarfa. Zarf, kulpsuz kahve fincanını taşımak için icat edilmiş gayet meşhur bir Türk geleneğidir.

Bu resimdeki, çeyizimden, halis Trabzon telkarî bir zarf ve ters duran tabağı.
Bu alttaki resimdeki de, şu aralar kahve veren her yerde niyeyse moda olan, bakır kahve seti.

sette yer alan herşey bakır. (kalaylanmamış bakır insanı zehirler, biliyor musunuz? bu ve benzeri cezveler hep kalaysız….)
hatta bu resimdeki kahvem, sade olup, kumda pişmiş bir kahvedir. Nefisti. İkram da, gözlere bir ziyafet.. Hatta bazı mekanlarda, kahvenin de bir kulplu kapağı oluyor… negzel..
Neyse, benim derdim başka.. Bu zarflar bir defa, pis pis bakır kokuyor, agzima değdirmesem de, burnuma değiyor, neticede kahvenin tadını hiç ediyor.
İkincisi, bunun yıkanması mümkün değil. Adabı, zarf ile içmektir kahveyi ama herkesin ağzını değdirdiği yerden nasıl içilir bu??? pipet verseler???
Fincanı çıkarıyorum zarftan, çay bardağında rakı içer gibi, iki parmağımla tutup dikiyorum. Çok fena..
Bi mesajım daha var, o yanında gelen, lokumluk… içi kalaysız, içindekiler temiz mi pis mi, kaç masaya geldi gitti daha evvel belli değil.
Kahvemin yapıldığı mekana, mutfağa gidip denetleyesim var, lakin kahveme tükürmesinler diye katlanıyoruz işte..
Vallahi tiksinmediysem de, mutsuzum.. Çok güzel, çok otantik. lakin bu setler no-hijyenik.
Kapatırken, eksik kalmasın: Pazardan yoğurt alınırken, denenirmiş o zamanlar.. Rahmetli büyükbabam, kaşığını cebinde taşırmış. “Yoğurtçu herkese aynı kaşıkla tattırıyor, ben huylanırım” diyerek. Rahmetli ettikleyin, fincanımı, cezvemi yanımda mı taşısam???
Dip not: zarfla gelen kahvenin falı da olmaz, yazık….
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...