Freecycle İstanbul’un moderatorü ve sağlam gönüllüsüyüm. İkinci el kullanmaya hem kaynaklar ve çevre açısından hem de ekonomi açısından itirazım yoktur. Yanısıra evde gereksiz yere tutulan, kullanılmayan herşeyin başka insanların işine yarayabileceğini bilerek kilit altında tutmaya dayanamıyorum. Evi tıklım tıkış etmesi, toz tutması,feng-shui’ye göre de daraltması huzuru kaçırması da cabası.
Hadi bir de klişe atayım:

Edward Norton The Fight Club/Dövüş Klübü filminde der ki; “SEVMEDİĞİMİZ insanları etkilemek için, SAHİP OLMADIĞIMIZ parayla, İHTİYACIMIZ OLMAYAN şeyler alıyoruz”
Alıyoruz yani, yalan yok.
derken bu yıl almıyorum’u keşfettim daha da iyi geldi…
Laf lafı açmasın. Geçen yıl kendime gizli bir instagram sayfası açtım. Kimsenin bilmediği. Sıtkımın sıyrıldığı bütün ev eşyasını dağıtmak üzere. Hesabın adı “Ne Var Ne Yok Dağıtıyorum”du. Kendisine bir de blog açtım, yazdıklarımı buraya aktaracağım.
Bir yılda sadece bir kere yakalandım. Kim olduğumu anlayan tek kişi çıktı. Satış işinden insanlar, numaramı kaydetmişler, “ama bende nvny ipek olarak kayıtlısınız” dedi. “O hesap da benim, sırrımı sakla” dedim geçtim. Sırrımı sakladı sağolsun.
Bir kez de kendim itiraf ettim. Her iki hesabımda da izlediğim Kedimle Öğreniyorumla iki hesaptan da samimi olduk. Bir gün “ben kimim bil” diye mesaj attım ve itiraf ettim: “ipekag” ama nasıl inandırsam da bilemiyorum o an. İnandı. “Başka deli yok ki” dedi. İyi kızdır.
Yıl ortasında hesabın adını değiştirdim. Şu an başka isimde bekliyor. Bir yılda yüzlerce kargo yolladım. Sadece dört-beş tanesi geri döndü. Genelde insanlar sözlerini tuttular. Bir kere dolandırıldım, bir kere de dolandırılmaya çalışıldım ama ben kendisini oynattım. (onu da yazayım bak)
İnstagram ilginç bir olay
2000 kişiye ulaştı takipçi. Gayet iyi.
Sizi o blogla baş başa bırakayım…
———————————————————————————————
Ne Var Ne Yok Nedir?
“Kediler ve çingeneler teker teker gezerler böylece aslında sayılarını asla bilemeyiz” derler.
2014 bitiyor ve fark ettim ki evimde her yere eşit miktarda dağılmış ıvır zıvır var. Atsan atılmaz satsan satılmaz.
Ciddiyim atamıyorum çünkü severek hatta az çok para vererek alıyor insan, ama hiç kullanılmadan beklemekte bir köşede.
Ya da hediye gelmiş. O tamamen ayrı bir konu zaten. Kullanacağım bir şey değil ama öylece ortada durmakta.
Üstelik yaş kemale erdikçe, biraz da felsefe yapıyor insan. Hayat cikletten çıkan ve sağa sola kımıldattıkça üzerindeki resmin hareket ettiği algısını veren kartlar gibi. Kart aynı, resimler baktığın yere göre değişiyor. (lenticular pictures)
(Kızımı düşünüyorum.) Çıplak gelip bir bavul dolusu zıbınla başladığımız hayat biriktire biriktire ilerliyor. Her ihtiyacı mutlaka başkası tarafından karşılanması gereken bebekler olarak geliyoruz.
Zamanla doluyoruz. Çekmeceye, dolaba, odaya, sonra eve.. Sonra sahip oldukların sana sahip olmaya başlıyor. Tıka basa dolduruyorsun bir evi.
(Nenemizi düşünüyorum )Sonra yaşlanıyorsun. Bakıma ihtiyaç duydukça küçülüyor hayatın tekrar.
Belki de çocuklarının yanına yerleşmen gerekiyor. Önce bir odaya sonra bir yatağa iniyor yaşam alanın. Çıkıp bir çorap alamıyorsun kendine. Söylüyorsun birileri getiriyor bir yerlerden.
(..iiİİii..) gibi bir eğri işte.
(Kendimi düşünüyorum) Hayatımda en az iki kere sıfırdan başladım. Maddi olarak sahip olduklarımı geride bırakıp tekrar biriktirdim. Yeniden aldım yeniden sakladım herşeyi.
On kere filan taşınmışımdır. Taşınırken ayıklayıp attıklarımın yerine yavaaşça hissettirmeden yeni şeyler geldi.
Kıyı bucak birikti kaldı. Ve ben rahatsız olmaya başladım. Bunların değerlendirilmesi lazım.
İnstagramda bir hesap açtım kendime. Ne var ne yok dağıtıyorum adında..
Ve de dağıtıyorum!
Her gün rastgele bir odaya, bir köşeye dalıyorum, çamaşır sepetini önüme çekip çekmeceyi açıyorum, “aman bir gün lazım olur dursun” demiş olup da altı aydır kullanılmamış HERŞEYİ çekmeceden sepete alıyorum.
Sonra fotoğraflayıp instagramda paylaşıyorum. Kim isterse, kaç tane isterse kargoya veriyorum gidiyor.
Şimdilik on gün bile olmadı. İyi
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...