Category Archives: kitaplar

Pegasus yayinlarini protesto ediyorum.

Doktor Proktor’un ikinci kitabindan bahsediyorum. Zaman Kuveti.

Bir çocuk kitabinda, özellikle kitabın en sevimli kahramanının “Has’tir” çekmesi, olacak şey degil.
Pegasus’a teessüf eder, bir daha yayınlarından satin almayacağımı buradan ilan ederim.
Bir sonrakinde kizim kimbilir ne gibi bir küfür okuyacak?
Gerek yok.

5 Yorum

Filed under çocuk, kültür, kitaplar, şikayetlerim

Alaaddin’in sihirli lambası masalını nihayet çözdüm.. o biiiir android telefon..

olay bir zaman makinesi veya işte uzay-zaman kesişimi ile oluşan zamanda yolculukla ilgili…

Bir gün birisi, icinde bulunduğu evle beraber yüzlerce yıl geri gidiyor..

Evin içi beşinci yüzyılda, dışı şimdiki zamanda kaldığı için yanındaki ayfon, ne bileyim leptop filan da çalışmaya devam ediyor. (bilim kurguya aşina olmayanlar için ödev verecektim, vaz geçtim… belki sonra yorum olarak eklerim)

Adam dokunmatik ekranı ovalıyor, şak, bi adam goruntude..

(pamuk prensesin cadı üvey annesindeki ayna da plazma ekranlı bir bilgisayar zaten, kadın cam açmış, haberiniz yok)

– Buyrun Hominos Pizza! diyor. Dile benden ne dilersen..

adam, atiyorum, pizza siparisi veriyor. yarım saatte kapıda.. ooo. sihir budur.

Görenler şaşıyor, anlatıla anlatıla iş masal olup bu güne ulaşıyor.. Dur ben bunu başımdan geçmiş gibi yazayım bi ara..

Odev: garajı da olan bir ev seklindeki araba kitabı, umberto eco olabilir

Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under icatlar, kitaplar

That’s very Kindle of you… (Kindle aldım, anlatmazsam çatlarım)

Minicikti kız kardeşim, ben de ona İngilizce dersinde yardım ediyordum. Bire bir sözlük tercümesini ilk görüşüm oldu:

Cümle: You are so kind. Tercüme: Çok cinssiniz.

Epey gülmüştük..

Nerdeen nereye.. malumunuz bir kitap kurduyum. Fantastik severim, polisiye severim, genelde iyi yazılmış kitapları severim.

Kitap işi bir süredir e-kitaba dönüşmekte. Geçen yıl ideefixe ilk e-kitabını sattı ülkemizde. Gerisi geliyor yavaş yavaş.

Türkiye e-(lektronik) kitap konusunda çok geri. Ürünler no-name, ve aşırı pahalı. Hem cihaz hem sanal kitaplar gerçekten de pahalı… Bakınız idefixin sayfasından bir örnek: Haluk Yavuzer : Çocuk ve Suç kitabı. Sanalı 12 lira, gerçeği 14,88

Kafka Dönüşüm, sanal: 4,5 gerçek: 5,5.. deli ederler adamı. zaten çeşit az, bir de bu fiyatla ben almam arkadaş.. Ne maliyeti var ki? Yarısından da ucuza olmalı.

bakınız amazon: ROOM- sanalı: 11,99 gerçeği: 22 küsur.

Dünyada izledigim kadariyla uc marka var: Amazon’un Kindle’ı (kindıl okuyunuz), Barnes and Noble (bizdeki İnkılap Kitabevi gibi bir mağaza sanıyorum) Nook(nûk okuyunuz) üretti, bir de Sony var ama onu pek bilmiyorum..

Şu aralar en tutulanı da kullanışlı oluşu açısından Kindle. Amazon Türkiye’ye satış yapmıyor.  Yurtdışından getirtmenin de yolları var. Ben sahibinden.com üzerinden aldım. Yavuz Nuri’yi  şiddetle tavsiye ederim, çok yardımcı oldu.. Bir de silikon kılıf aldım… O da iyi oldu..

Almaya niyetiniz varsa, ya da fikir edinmek istiyorsanız çok detaylı bir araştırmayı buradan okuyabilirsiniz. Arkadaş çok güzel hazırlamış, benim de satın alma kararımı vermemi sağladı.

Bugüne kadar “e-kitap? ne geregi var? ben gercek kitabi, kokusunu dokusunu seviyorum” diyen biriydim, Kindle’dan sonra fikrim aynı. Gerçek kitabı hala tek geçiyorum. Tee ilk çıkan erikson 788 vardı ya. O kadar ilkel bi defa. çok ağır, bilek yoruyor. Çok büyük; “ev yeni duvar yeni, eleğim nereye asam seni” kaygısına düşüyor, oraya mı koysam, burada mı bıraksam diye dört dönüyor sonra bir kenarda unutabiliyorsunuz…

Kitap ortasından tutularak okunur, Kindle kenardan tutuluyor, ağırlık merkezini dengelemek ekstra güç gerektiriyor…

Amma geleceği çok parlak, o kesin. Gelişmelerini şimdiden hayal edebiliyorum…

En sevdiğim tarafı artık istediğim hemen hemen her kitaba sahip olabilecek olmam.

Fantastik bir kitap serisi var, 4 cildin üçü tercüme edildi, Eylul ayında 4. cilt Amerika’da basıldı. Ama bizde bir türlü tercüme edilmedi gitti. Meraktan çatlayayım mı? Getirttim. Masraflı oldu ve pek uzun sürdü. Şimdi eğer istersem, e-kitap olarak bir saniyede elimde tutuyor ve okuyor olabileceğimi bilmek çok güzel bir duygu. Kasaba minnete son!!

İlk günlerde ücretsiz bir iki kitap indirip denedim, evet okunuyor. Şimdi amazon’un tozunu attırıyorum. Onu da alayım, şunu da alayım, bunu okumuştum ama olsun alayım…. Görgüsüzlüğüm had safhada..

Son söz:

Müzik dinletebiliyor ve isterseniz wi-fi üzerinden ite kaka webde gezebiliyorsunuz. Ama niye isteyesiniz ki? Cep telefonunuz bundan kat kat daha iyi bir deneyim sunuyor size. Hem de renkli..

Kindle, okur olana gerekli bir şey, ama hala gerçek kitabın yerini alması için katedeceği epey yol var.

Daha son söz: İngilizce bilmek şart arkadaş…

en bi son söz: yarın öbür gün çocuğa bir tane bundan alacaz, bütün ders kitapları içinde olcak. Resimler canlı, her detay için linkler, forumlara yönelişler, interaktif öğrenme… Geleceği seviyorum!

 

deep not: bu yazımı okumuş muydunuz? E-kitap kurdu olmak için e-reeder ne eder?

 

 

18 Yorum

Filed under alışveriş işleri, icatlar, kitaplar, severim paylasirim

Tercüme önemlidir… (İş bilenin kılıç kuşananın)

Dört yaşımdan beri okuyabilen bir insanım. Milliyet yayınları  Çocuk Kitapları dizisi, şömiz(*) ciltli Altın çocuk klasikleri.. Baskan yayınları… Çağlayan yayınları….  harika zaman geçirdim o kitaplarla.

80’li yıllarda babamın ve annemin kitaplıklarını okumaya başlamıştım. Bütün Dünya’lar, Altın /Kelebek Klasikler… Zevaco! Hatta MEB’in bastırıp üç kuruşa sattığı tercüme dünya klasikleri. Öyle bir-iki tane demiyorum. Yüzlerce kitap. Ev cennetti benim için.

Bilgisayar yok, birşey yok ama o tercümelerin özeni, dilin akıcılığı… Kusursuz kitaplardı. Hep özlerim onları. Bazıları hala benimle.

Zamanla kendim de gayet pürüzsüz bir Türkçe’ye sahip oldum. Hem (arapça-farsça kelimeler içeren) Eski Türkçe hem Modern Türkçe’de iddialıyım.  Üstelik İngilizce’ye de vakıfım.. Doğal bir dil yeteneğim var.

Sonra internet yüzünden Türkçe karakter kullanmamaya başladım. Bu huyumu hiç sevmiyorum. Sırf daha hızlı yazabiliyorum diye Turkce karakter kullanmamak benim icin bir kusurdur. Kadı kızı da olsam… Ki babam da hiç onaylamazdi eminim…

Neyse, o kusursuz, zengin dilli kitaplar insanın beğeni seviyesini bir arttırıyor ki sormayın. İnsan kendisi yabancı bir dili bildikten sonra, o dilden yapılan çevirilerin de mükemmel olmasını bekliyor.  Olmayanlar gözüne, beynine batıyor.

İşsiz güçsüz insanların kırık dökük sözlük ingilizcesi ile tercüme yaparak para kazanması zaten sinir bozucu; bir de sorumluluk nedir bilmeyen yayınevleri, önüne gelen tercümeyi basma kriteri olarak “ucuza mal edilmiş” olmasını yeterli görüyorsa o en beteridir bence. (cümleyi çok devirdim hiç toplayasım yok, anlayan anladi)

Ha bir de bu ikilinin esas suçlusu var. EDİTÖR…   Yayınevi sahibi, patrondur. anlarım. Editör bu işi bilmesi gereken kişidir.

Her zaman çok iyi tercümeler çıkmıyor karşıma. Bazen çok şanslıysam severek okuduğum, kendimi kaptırdığım tercümeler oluyor ki, tercüman arkadaşa helal olsun diyorum.

Bazen de dandik mi dandik, pis pis sırıtan tercümelere denk geliyorum. Çok kötü değilse, onları da fazla kızmadan okuyorum ama derhal sahafa filan satıp elden çıkarıyorum.

Ve bazen de, gerçekten berbat tercümeler satın almış bulunabiliyorum. Her sayfada hatalar, acıklı engliş kokan cümlecikler, dilimizde yeri olmayan aparılmış deyimler benzetmeler… İşte onlara deli oluyorum.

Şimdiye kadar okuduğum en kötü tercümelerden birinden bahsetmek istiyorum. X yayınevinin Y kitabi. isim vermek istemiyorum. İki yıl kadar önce aldım. Bir yaz tatiliydi, fazla kitap seçeneği yoktu, alıverdim.

Felaketti.

Oturup yeşil renkte bir tükenmezle hataların altını çizmeye başladım. Sonra ondan da bıktım, her sayfa yeşil çizgilerle doldu. Çok sinirlendim….

Kitabı yayınevine geri yolladım… Gerçekten. Bir de şikayet notu ekledim. Paramı geri istediğimi de belirttim.

Sonra.. Cevap çıkmadı. “Sekreterin eline geçmiştir, açıp durumu görünce gülmüştür herhalde.. sonra da yuvarlak klasöre dosyalamıştır” dedim. Arkasını da kovalamadım….

Geçen ay, o kitabın editörü aradı. Notumu kaybetmiş ve yeni bulmuş. Yayınevinde ciddi bir değişiklik yaptıklarını, şikayetimden sonra gerekli departmanlara daha yetkin elemanlar aldıklarını hatta yayınevinin adını bile değiştirdiklerini söyledi.

Süper. En azından aradığı için çok sevindim.

Gene de adresimi aldı ve bana iki kitap yolladı. Hala yayınevinin, kitaplarin ya da editörün adını vermek konusunda kararsızım.

O kendisini biliyor deyip Ş. Beye nezaketi için çok teşekkür ederim. İki yıl sonra da olsa,

Helâl ise gelir Hint’ten, Yemen’den

Helâl değil ise, ne gelir elden….

(*) şömiz: Fransızca chemise (gömlek)’in okunuşu. Kitabın sağlam karton cildi, üzerinde suni deri kaplaması, en üstte de renkli, resimli kabı olurdu.o renkli, resimli kap için kullanılır şömiz deyimi.  resim de koymak lazım buna..

3 Yorum

Filed under alışveriş işleri, kitaplar, severim paylasirim

Kitap kurdu ilk uluslararası kitap alışverişini yaptı

Türkiye’de bulamadığım bir kitabı almam lazım. E Amerika’da kimim kimsem de yok ki isteyeyim…

Sahibinden.coom ve GG deneyimim var, internetten alışveriş yapıyorum ama hiç uluslararası bir şey almadım. Ya para güme giderse??? Cesaret meselesi…

E-bay’ın uluslararsı satış yapan http://global.ebay.com/ sitesine üye oldum. Pay Pal’de (www.paypal.com) de hesabim var… Kendimi güvene aldım açıkçası.

Amerika’dan bir şey getirtirken takip edebilmek için USPS’ile göndertmek lazım.  USPS (Birleşik devletler posta hizmetleri) Takip numarası veriyorlar, http://www.usps.com/ adresinde

Track & Confirm  kısmına takip numarasını giriyorsunuz, aldiginiz  şeyi adım adım izleyebiliyorsunuz…

Kitabımı 10 Ocak’ta satın aldım. Adresime gelmesi tam bir ay sürdü. Eh, güzel. :))

Tavsiye ederim

amazon macerami da daha sonra yazarim…


2 Yorum

Filed under alışveriş işleri, kitaplar

Saçma kitap olur mu? Olmus

Selim Gündüzalp’in Deyimler ve öyküleri 1 adlı kitabini aldim bugun ogleden sonra.

Anlasilan, meydani bos bularak, “ben ettim oldu” seklinde bir kitap yazmanin hic vebali yok. Editor diye maas alan sahis yazardan cahil olmali ki, “abi etme eyleme, kaynak gostermeden boyle kitap olmaz” dememis.  Adam yazmis yazmis, bastirmis.

Kafadan atmayla deyim öyküsü olmaz ki. bir de bu kitap 12. baskisini yapmis. her biri biner adet olsa, 10,000 evde bu kitaptan var diyebilirim. Uzuldugum nokta, boylesi temelsiz bilgileri cocuklarin ögrenecek olmasi. Ögretmenler “deyimlerle ilgili kitap” odevi verecek, veliler gidip ilk buldugunu alacak. bastan savma odevler yazilacak, teslim edilecek…Hadii, bu kitap kaynak sayilacak.. Cocuklar aslini astarini bilmeden, atmasyonunu ogrenecekler, sonra da deyimin öyküsü gercekten de bu kalacak. Yazik…

Davaciyim ama nasil davami gorurum bilemiyorum…

Hepsi bir yana sadece “eski çamlar bardak oldu” deyimini ele alalim:

Buradaki bardak: su icilen bardak (su kabi) degildir Selim Bey.  Kiremit anlamina gelir.  ici bos yari silindirler catiya uuuuu seklinde dizilirler, oluklar olusur. Uzerleri de kenarlari kapanacak sekilde her iki u uzerine bir n seklinde (nnnnn) kapatilir. Su gecirmezlik saglar. Kiremitin en ilkel halidir. 

Hele “eski CAMLAR bardak oldu” seklindeki geridonusumsel fikir, gercekten kötü…

Kimse cikip bana “ama bu deyim bizim oralarda oyle soylenir, siz baska biliyorsaniz o sizin sorununuz” demesin.

Yorum bırakın

Filed under kitaplar, şikayetlerim

Ne okudum?

Sherlock Holmes.. Yanilmiyorsam plato yayincilik. Ucuza kacilmis bir tercüme. Tavsiye etmem… Paris plasteri yazan çevirmende de,”Kalin-mavi duman” ‘a izin veren editorde de hata çok. Ben orada biraktim zaten sonrasini okuyup niye bozayim sinirimi?? İnsani okumaktan, kitaptan soğutuyor bu tür bayağı hatalar. Sherlock okuru da sherlock kafasindadir bulur hatani yuzune vurur.
Okuyacak sey bulamiyorum..

Yorum bırakın

Filed under kitaplar, saçmasapanlıklar, şikayetlerim

Ne okudum? Satrap

SATRAP. Oyy ‘teskilattan küçük Berkay’ büyümüş abi olmuş… Berkay bundan kat kat iyi gerçi. Ortaokul lise seviyesi bir kurgu. Yalnıııız…Pazarlama taktiği çok iyi. Merak saikasi aldim. Keske geri bırakabilsem.

Yorum bırakın

Filed under kitaplar

Ne okudum?

Sherlock Holmes.. Yanilmiyorsam plato yayincilik. Ucuza kacilmis bir tercüme. Tavsiye etmem… Paris plasteri yazan çevirmende de,”Kalin-mavi duman” ‘a izin veren editorde de hata çok. Ben orada biraktim zaten sonrasini okuyup niye bozayim sinirimi?? İnsani okumaktan, kitaptan soğutuyor bu tür bayağı hatalar. Sherlock okuru da sherlock kafasindadir bulur hatani yuzune vurur.
Okuyacak sey bulamiyorum..

Yorum bırakın

Filed under kitaplar, şikayetlerim

e-kitap kurdu olmak icin e-reader ne eder?

e-kitaplar var artik.

bildigimiz kitabin tadini, kokusunu hatta agirligini veremeyecek, e-okuyucu denen entipuften araclara yuklenen elektronik kitaplar.
cok burun kivirdigim bir sey. adamakilli bir kutuphanenin guzelligini yasayan bilir.
neyse, cesitli e-kitap okuyuculari uretiliyor, yarin bir gun birilerinin elinde gorurseniz sasmayin. sony-amazon-benq bu ise girismisler, baska firmalar da var.
Allah biliyor ya, Arcelik Beko filan da yapar birer tane, san seref icin koyar bir koseye…
e-reader’lerde fiyatlar 500-1000 TL arasi ki fahis otesi fahis bir rakam.
dahasi henuz Turkce karakterleri desteklemedigini ogrendim. Desteklese ne olacak? kac tane kitap okuru var ki..
google’in yalancisiyim: 2009’da en cok satan yerli kitap listesinde birinci sirada ASK adli kitap var ve yaklasik 400,000 satmis.
20. sirada Hamdi Koc var, inanin adini ilk duyuyorum.. belki kitaplarinin adini duymusumdur.
16,000 satmis.
40. olsa listede herhalde 25 adet filan satmis diyecegiz…
baska da bir sey yok. e-kitap okuru kac adet olacak ? cok merak ediyorum. ama e-reader ureticileri merak etmiyorlar belli ki ellerinde daha saglam istatistik var.
Turkce destegine gerek gosterecek bir rakam degil herhalde…;)
*-*-*-
bir yıl sonra edit: Kindle aldım : )

1 Yorum

Filed under alışveriş işleri, ben yazdım, kitaplar, saçmasapanlıklar, severim paylasirim