67 aylik oglumu henuz hazır olmamasına, anasınıfına gitmesi gerekmesine ragmen, ilkokula kaydeden MEB’e sitemlerimi,
kafa karıştıran medyanın tamamına ne kadar süprüntü olduklarını hatırlatma zevkini,
“rapor verene soruşturma açarım” tehdidi savuran başhekime, hakettiği halde rapor alamayan annelerin ahını,
hastane hastane gezip rapor ararken tek güler yüzü gördüğüm medeniyet üniversitesi cocuk klinigi danışma servisindeki güzel hanıma sevgilerimi,
alinan raporu kayderken kaydı “pasif” yaparak nakil almami geciktiren ilgiliye teessüflerimi,
5 senedir gidip geldiğimiz, artik aile okulumuz olan anaokuluna beni ilk tanıştıran Türkan’a şükranlarımı,
tam bize gereken gün taşınma nedeniyle kaydını sildiren öğrenci ve velisine “güle güle oturun” dileklerimi,
okula kayıt aşamasında pürüzleri atlatmaya gayret eden ilgili kişiye “en kısa zamanda sigaradan kurtulması” dileklerimi,
işlerin en kötüye gittiğini düşündüğüm en umutsuz zamanlarımda bana güç veren Bakara suresi 216. ayete minnetlerimi,
bir şekilde herşey yoluna girdiği, oğlum mutlu olduğu ve anaokuluna başladığı için hamdolsunlarımı,
herşey olup biterken çalışan karma/reiki/yoga ferahlıklarına iyi dileklerimi,
bütün bu süreçte mümkün olduğu kadar bana yardımcı olan, iş çıkarmayan,elimden tutan dalgın prensesime öpücüklerimi,
dualarını esirgemeyerek, zaman zaman dırlanma, vırlanma,şarlama ve ağlamalarıma göğüs geren; sürekli “merak etme, olur, sabır” diyen anneme ve kayınvalideme hürmetlerimi,
zırt vırt gidip kendime geldiğim starbucks personeline sağladıkları güzellikler ve kafein için o 5 dakikalık huzurlarımın tamamını,
form doldururken verdiğim şahsi isim-adres-telefon bilgilerimi rainbow firmasına veren/satan servisçiye kin ve nefretimi,
listede unuttuğum kimse varsa, özürlerimi,
özellikle son üç gündür, bu çocuğu babamın evinden getirmemiş olmama rağmen; telaş ve bunaltı içinde koşturur, kayıttı, evraktı, belgeydi, formdu, okulun istek listesinin tamamlanmasıydı, alışverişti, evin işiydi, yemekti, kurstu, dersti, ödevdi, onun parası bunun parası ödenecekler listesiydi; ben perperişan olurken hiiiiç elini vurmayan, anlattıklarımı dinliyormuş görünüp ertesi günü tekrar soran, ter burnumdan akarken bulup aldığım şeye bakıp “mavisi yok muydu” diyen, beni çileden çıkaran, sonra “e niye kızdın?” diyerek, neden kızdığımı bile anlamamışlığını bildirdiğinde öfkenin sınırına ulaşmamı sağlayan, müşterek hayatımızın kendine düşen tarafına iştirak etmeyip bi de üstüne “ee kahve yapcan mı?” diyen tavus kuşuma ise “RÖEH” duygumun tezahürünü
huzurlarınızda bir kez daha bildirmeyi şeref borcu addederim…
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...