Kimdir bu Sebastian??

Kim bu Sebastian? Ortalık yıkılıyor twitter’dan instagram’dan feysten üzerimize akıyor..

Fenomen oldu.

<Bilmeyen çok kişi var, o zaten fenomendi.. Çakma Sebastian’lara ve söylediklerine aldırmayın.

Sebastian, Majesteleri Eray’ın sadık uşağıdır hanımlar beyler… Tanışmanızı ve buluşmanızı çok istiyorum.

Fotoğraf

Bu ve benzeri bir ton karakterin yaratıcısı değerli mizahçımız Atilla Atalay‘ın 22/06/2014 tarihli yazısının bir kısmını alıntılıyorum, açın devamını da okuyun:

 

“Durum benim hatta tüm mizahçıların çoktandır alıştığımız bir şey. Sosyal medyanın gelişimiyle mizah dergilerinin her şeyi kamuya hepten açık zaten. Moda deyimle “Sıhıntı yoh” yani… Beni de hatırlayan olunca Sebastiangille beraber ayrıca seviniyoruz tabii… Hatırlamayanın da canı sağolsun:)) Yıllarca emeğimizi açıktan sömüren TV ve film yapımcılarının, reklamcıların yaptıkları yanında sosyal medya üretkeni kardeşlerimizin bu türden anonimleştirmeleri en doğal hakları hatta onur verici…
Yalnız iş tersine dönünce az biraz içim burkulmuyor değil. Vaktiyle bir TV eleştirmeninin Sabah Gazetesi’ndeki köşe yazısında ortada on yıllık Sıdıka öykülerinin biriktiği yayınlanmış bir kitap dururken beni “Sıdıka’yı Bir Demet Tiyatro” dan araklamakla” itham etmesi gibi; günün birinde ERAY kitabıyla karşılaşan şirin bir kardeşimizin benzeri bir ithamda bulunması, şu ortamda gayet mümkün…
İşi araştırmacılara, eleştirmenlere, mizah tarihçilerine filan bırakmak en doğrusu. Ama bu konuda da maalesef pek fazla insan yok. Olanların bir bölümü de, hobi düzeyinde ve bu alandaki boşluktan yararlanarak kendilerini bu işe atamış kimseler. Hatta iyi birer mizah dergisi okuru oldukları bile söylenemez. Yani geriye yine sosyal medya kalıyor:))
O yüzden İletişim Yayınları’ndan çıkan ERAY kitabı dışında digital bağlamda da iz bırakmak için, Lmanyak Dergisi’nin 200. Özel sayısı için kitlesine uzun yıllardan sonra bir kez daha seslenen Majesteleri Eray’ın ilgili yazısını buraya koyuyorum.
Hemen ardından, sadece ilgilisinin okuması için Prof. Dr. Ünsal Özünlü’nün “Erayoloji” adlı bir dil bilimsel makalesi yer alıyor.”

 

ERAY 200. Lmanyak Özel Temmuz 2012

            Lütfen dikkat: Şu anda LManyak Dergisi 200.Özel Sayısı için Majesteleri Eray tarafından hazırlatılmış bölümde bulunuyorsunuz.

            Yazıya retina taramasıyla alınacaksınız. Yazı boyunca sayfa içerisinde dolaşan köpeklere yiyecek vermeyiniz. Onüç yaşından küçük çocukların yazıyı veliisiyle beraber okuduğundan emin olunuz.

            İçeriye 500cl su şişesinden başkaca bi cisim ve/veya kasık biti, sea monkey, mayasıl, larva vb gibi canlı organizmalar sokulması, yüksek sesle konuşma, gülüşme, “doğal olmayan cinsel birleşme” vb kesinlikle yasaktır.

            Yazıyı büyütüp küçültmek için üzerinde tuhaf parmak hareketleri yapmayınız. Sayfa kağıt ve matbaa mürekkebinden yapılmış olup tıklama, sürükleme, avuçlama, çimdikleme, dırnak sürtme, toynak darbesi, Smart TV ye fırlatma, “layk etme” gibi hareketlerinize yanıt vermeyecektir, yırtarsınız o olur.

            Hızla okunması, dimağ karıncalanması, dağarcıkta darlanma, şuur bulanıklığı, havsala çökmesi, fikir fıtığı ve istenmeyen gebeliklere sebep olabilir.

            Az sonra dört iklim yedi cihan, iki işletim sistemi; galaksiler ve paralel evrenler majestesi, ulu insan, kusursuzlukla mükemmelliğin uç beyi, devlet adamı, örnek kişi, numune şahıs, yeri geldiğinde şefkatli bir reis, yeri geldiğinde semt fitbolunun alt yapısından yetişmiş kalender kişi, bazen yırtıcı bir hatip, kimileyin sosyolog, icabında psikolog, doğuştan pedagog, çekirdekten yetişme anatomi uzmanı, kendini geliştirmiş jinekolog, yetenekli bir asabiye mütehassısı ve asabi, büyük mimar, herşeyden evvel muazzam bir ticaret dehası, karizmatik, sürükleyici, şoketatar (şok edip atan kişi), disiplinperver, mega, giga hatta tera, ultra, sonsuz üzeri sonsuz kere zeki, çığır açıcı, dizayn edici, çözüm üretkeni kişi, doğal lider Eray kitlesine seslenicektir.

            Sebastian, harflerimi getir ordan, parantezleri kutularından çıkar, virgülleri yağla, kitlemi şaklabe işleminden geçir (şaklabanlık sevimlilik reveransları yap) şiringeçlerini filan aç, hoşgeldin, beş gittin yap.

            Eee nasısınız bakalım kitlem. Uzun zaman geçti, bana aitlerim. Ben buralarda yokken umarım başkasının camiası olmayı aklınızdan bile geçirmemişsinizdir. Kitle dediğin kaypak olur. İki dakka ortalıkta görünmeyince hemen gidip başkasına fan, hayran, fanatik felan yazar kendini. Sebastian bile ben iki saat kaybolunca gidip Demet Akalın Fun Club’a felan üye oluyo, Kuntik Girls Dizisi’nin setine seyahat şansı için gazoz kafası (kapak), hışırtılı cips naylonu felan biriktiriyo, çeşitli face gruplarının “like butonu” nu lik lik ediyo, açıkhava konserlerine gidip sahnedekilerin attığı takma kirpikleri felan kapıcam diye uğraşıyo, kendini paçoz badigartlarına dövdürüyo… Falan…

            Biyere ait olmak istiyosanız bana ait olun kitlem. Allahıma şükür, sizi geçindiricek, mayışım, tükanım arabam felan var, hepinize bakarım. (Sebastian buraya kahkaha efekti koy, smaylilileri yak, asşdahfşahasada, harflarini arka arkaya diz)

            Lemanyak Dergisi’nin 200. sayısı nedeniylen özel bir yazıyla kitleme hitap etmem istendiğinde, naapıcağımı bilemediğimden bi süre uşağım Sebastian’ı dövdüm. (Böyle aklım bişeyle meşgulken onu dövmek bana iyi geliyor, zihnim dinleniyor, kafam boşalıyor) Bunca yıl sonra ne yapacaktım, neler yazmalıydım, Sebastian niyçün giderek morarıyordu? Sonunda kitleme genel olarak bir “hitabe” yazarak, hitap etmeye karar verdim…

            Hitabet sanatımı getir Sebastian!

            * Kininize sahip çıkın sevgili camiam. Sizin beslediğiniz kini başkasının beslemesine izin vermeyin. Bi ara sadık uşağım Sebastian “Kininizi bugün ben besledim majesteleri” diyerek beni uzunca süre kandırdı. Neden sonra “du bakiim gidip bu gün şu kinimi kendim besliyim” diye gittiğimde bir de baktım ki. Kinimin yerinde yeller esiyo. Artık orada bir şevkat beslenmeye başlamış,semirmiş kocaman olmuş. Neyle beslediyse kini, bozmuş atmış Sebastik uşak parçası. Benim elceğizimle ışık göstermeden, kuyruğunu felan keserek, dikenli tasma ve elektrikle  büyüttüğüm o vahşi kin gitmiş yerine yavşakça bir şevkat hissi (duygu) gelmiş. Yavrulayıp ürer felan diyerekten oracıkta boğdurtdum eski kinimi… Kinden başka his beslemeyin çiftleşip birbirlerine karışırlar, sizin de kafanız karışır…

            * Sebastian hariç hepiniz üreyin. Eray Camiasına yeni neferler, doğurgan dişiler lazım. Küçük bir bilgi notu: Doğurgan dişinin leğen kemikleri geniş olur. Ööle “sıfır beden” filan diye kasanlar bi çocuğu dört taksitte doğurabiliyo. Baktın mı çatısı geniş olacak, bir batında sekiz yavru kapasitesini garanti ediceksin… Majestelerinin, yeni dükleri düşesleri, lordları baronesleri, başbayii ve distürübütörlükleri (distürü eden: dağıtan), françayzingleri gezegenin hiir yerine dağılsın, cümle AVM’ler Erayinmanlarla dolsun….

            * Sözün burasında kendime hitabediyorum. Ben de evleneyim yahu artık. Karekatör kahramanı, miyzah tipi felan… Neticede dizi film karekterleri bile evlendirilmek suretiyle cemiyete camiaya daha hizmetkâr hale geliyorlar. Misal, Behzat Ç Amirim bile (Hayırlı vazifeler abi, semtin çocuğuz) evlendi, akabinde sezon finalini dul olarak yaptı amma olsun. Ha keza Bir Kadın Bir Erkek dizisinde yeni bir yuva kuruldu… Eh Eray da, majeste felan amma kursun yuvasını rızkına baksın. Ama tabi bizim dünyamızda mecburen karekatör bir tiple evlenmemiz gerekiyor.

            Bayan Yanı’ndan Sıdıka’yla ya da Leman’dan Bunalgül’le felan evlensem olmaz şimdi, akraba evliliğine girer. Allah muhafaza çocuklarımız kusursuz, düzgün felan olur. (Karekatör tipler, padılcan burunlu, yamrı yumru kimseler oldukları için akraba evliliği sonucunda düpedüzgün dünyaya gelip miyzah  piyasasında aç kalabilirler)

            Bahadır Boysal’ın çızdığı hatunlardan birinin kapısını çalsam, evlenmek ne kelime, karı elimi kana bulattırır, suçu Sebastian’a yükleyip uşaksız kalırım.

            Behiç Pek’in çızdığı Toros’la Hamile’deki Hamile, zaten gebe bir tip, neye elin çocuğunu nüfusuma alayım.

            Can Barslan’ın çizdiği Dedektif Sanlı’nın maceralarda gözükmeyen Semiramis diye bir kız kardeşi varmış, Ati Bey’den Can Bey’e haber yollattım. “Çikolata yaptırıp gelelim” deye, Semiramis Hanım “Egosu yüksek” diye beni beğenmemiş. Majesteyiz kızım, boru mu, tabi egomuz yüksek olucak.

            Gökhan Dabak’ın tipi Deli Cevat “Boing Burhan, sen ben üçümüz bir yuva kuralım” diye geldi, ona da cemiyet hazır değil, dergiyi taşlarlar…

            Yine eski Lmanyak tiplerinden, Cengiz Üstün’ün çızdığı Mokar Hastası Nihan’a Sebastian’la haber yolladım, Nihan’ın Sebastian’a yaptıklarını burada yazamayacağım. Cemiyet hazır değil gene, işlerim bozulur, sittin sene ihale, mekân ruhsatı felan vermezler, bitirirler beni. Yalnız şu kadarını söyliyim Nihan’ın ettikleri yüzünden Sebastian’a ilk kez ben bile acıdım…

            Neyse olmadı yani, du bakalım kısmet ama belki şöyle yeni çıtır bi tip çıkar, onlan girerim dünya evime.

            Sebastian, hitabet kitimi kutusuna koy. Vedalaşma menüsünü aç…

            Sevgili kitlem; cinler camiası, hinekologlar (hinik fırlamalık uzmanları), şirindirik oluşumlar, zekâ Tokileri, sevimlilik aplikasyonları, yıllar sonra sizinle görüşmek hakikaten güzeldi, hislendim, duyargalarım tutkuyla açılıp kapandı. (Yeşil ledlerim yandı) sevinç gözyaşlarımla mazmaza ve garagara ettim. Uygun olursam L’manyağın 500. sayısında felan gene hitap ederim ben size. Az sonra geleneksel Majesteleri Eray Ünvan Töreni var, titr saçıcam, taytıl yağdırıcam. Sebastian kitlemi mavi salona al…. Çekilebilirsiniz, öpsün sizi majeste. Al kırmızı halıyı, ört spotu, boşları topla.

GELENEKSEL MAJESTELERİ ERAY ÜNVAN DAĞITIMI…

 

            Lmanyak Dergi Editörü Bay Aslan Özdemir’e, Majesteleri Eray Dolapdere Granddüklüğü, Kaligraf Bay Fatih Kaan’a Eray Üstün Hizmet Nişanı, bir TOKİ dairesi, bir de bebek… Müessse Müdürü Baş Haznedar Ali Bey’e Majesteleri Eray İmam Adnan Sokak Lordluğu, Teknik Sekreter Bay Aydın Şahin’e Trabzon Ve Havalisi Özel Yetkili Baronluğu, Lmanyak Halkla İlişkiler Sekreteri Ören Dayan Asiye Uludağ’a Bakingam Baronesliği, Bay Murat Yüceşan’a Makintoş Markiliği, Bay Fikret Özdemir’e Majesteleri Eray Cesaret ve Liyakat Nişanıyla beraber kendi adına para basma ve pul çıkartma yetkisi verilmiştir. 

Reklam

Yorum bırakın

Filed under internet, kültür, konuk yazar, severim paylasirim

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s