Tag Archives: sinema

Gümüş Ekran

Ben üniversitedeyken, yani 90’larda okul çıkışı hemen iki durak ötedeki Çemberlitaş sinemasına gider bir film izlerdik. Eğer canımız çektiyse Taksim bir yarım saatlik mesafedeydi ve bir sürü salon ve film seçeneği vardı. Haftasonları gazetelerde sinema ve tiyatro ilanları çıkardı biz de keyfimize, kafamıza uygun ne varsa rezervasyon yaptırır ya da gider biletini alırdık. Süper eğlenceli günlerdi.

Şimdi IMAX maymeks bir sürü sinema versiyonu var elimizin altında. Her avm’de bir sinema salonu var hepsinin de janjanlı isimleri var. Ama dört kişinin sinemaya gitmesi bir olay oluyor. Önce sağlam bir film bulmak lazım. Ailedeki herkesin birden izlemek isteyeceği bir film. Sonra sağlam bir bütçe gerekiyor. Maalesef sinema pahalı bir keyif.

Ayrıca ücretli ücretsiz, bir çok kanaldan değişik filmlere de cep telefonundan bile ulaşmak mümkün. Yani izlemek isteyebileceğim bir filmi eşim çoktan bilgisayarından izlemiş olabiliyor. Bu da seçeneklerimizi daraltıyor.

Sırf şu sinema keyfini güzelce yaşayalım diye eve projeksiyon aldık. Mısırı içecekleri toparlayıp sehpanın üzerine kuruyoruz, karşısındaki boş duvara yansıtıyoruz. Perdesi de var ama bizim duvar açık renk olduğundan çok da fark etmiyor.

İki yılda elli film izlemişizdir, çok iyi bir icat. Ailecek ortak sevdiğimiz türün de animasyon olduğunu anlamış olduk. Akşama napak? Film izleyek! Siz ne yapıyorsunuz bu akşam?

Yorum bırakın

Filed under aile, severim paylasirim

Kız kıza bi gece kaçamak yapalım diyorum..

 

Trio sinemasından mail geldi.

Tiro sineması nedir? Adı bir zamanlar Cinebonus idi, sonra Cineaxess mi ne oldu, artık o yıl hangi banka sponsorsa.. Şimdilerde bir maksimum pembesine bulandı..

Ben hep trio diyorum, o kendini biliyor.

Çok güzel bir sinema kompleksi, ben pek seviyorum, koltuklar geniş rahat, hatta iki kişilik olanı var. Açıkhava sineması var ki tarihte ilk blog yazımı üzerine yazmıştım. Klüp kartı var, on bilete bir bilet bedava. Var yani. Eve uzak da olsa, severim.

mail geldi diyordum, hah, işte sürpriz..

 

Kız kıza bir gece sinemaya gidip eğleneceğiz, pop corn yiyeceğiz. Gırgır şamata. Ay kıkır..

Bakalım Dove sürprizi ne olacak :))))

4 Yorum

Filed under filmler, gezen güzel olur, severim paylasirim

AFM sinema keyfimi bozuyor..

şöyle ki: sinema gişesinde bilet alırken “patlamis misir+içecek de dahil edelim mi menu olarak içeriden ucuza geliyor” dediler. 10 yerine 9 lira imis.

iyi .. aldik …

popcorn tamam. icecek olarak “su” vermiyorlar.. sadece gazli icecekler. ee ben gazli icecek icmem. ülserim var. şeker hastası olanlar var… çocuğuma da içirmem. verdiğiniz su zaten ülkenin en güven duyulmayan markası ama razıyım.. Su her halükarda koladan ucuz .. vermeyin bana kola – gazoz vb… Hem siz kar edeceksiniz bunu düşünsenize..

Yok. anlatamadım.

ne saçma insanlar…

 

bir de, gelecek program olarak gösterilen fragmanların denetlenmesi gerekiyor. Çocuk filmine çocuklarla gittiysem +13 hatta +18 filmlerin fragmanını izlemenin ne kadar gerizekalı bir durum olduğunu bilmeliler.. Fragmanlara da yas siniri çekilsin…

Yorum bırakın

Filed under gezen güzel olur, saçmasapanlıklar

TRON’u izledim.. nedir ne değildir? işte tam da bu yazıda

Hala elimde sürünen Steve Jobs: Apple kitabında okudum ilkin: Kitaba göre  Tron Pixar-Disney’in “ilk bilgisayar tabanlı animasyon projesi” ve “ilk olarak Doğu Sahilinden bir animatörün, Steve Lisberger’in hazırladığı 6 dakikalık bir kısa film” idi.

Keza Pixar’in ilk animasyonu da Luxe Jr olup, pixar’ın kendi sitesinden tam listeye de ulaşabilirsiniz. 2 dakika bile sürmeyen bu ilk animasyon film, Luxe Jr, Pixar animasyon filmlerinin başında neden bir masa lambasının yer aldığını da size açıklayacaktır…

80’lerde başarılanların seviyesine gelebildiğimizi görmek isterim. İki ucundan önemli bir örnek bu: animasyon programını kendileri yazdılar, ve çok güzel bir de konu akışı sağladılar. Sadece teknoloji yetmiyor, hayal gücü ve uluslararası pazarda iş yapacak bir fikir de lazım. Haydi hayırlısı.. Beceririz umarım..

Tron ilk olarak 1982’de piyasaya sürülen bir film. İkinci bölümünü 3 boyutlu olarak izledim geçenlerde. Hiiiç sarmadı açıkçası. Matrix ve “Johnny: İnsanlığı ancak sen kurtarırsın” kitabının bir melezi gibi.

TRON: Legacy Poster

Bir miktar beyaz bant çekip kıyafetlerin kenarlarına, çeşitli ışıklandırmalar asimetrik kenar süsleri takınarak, bi de sırtına birer firizbi, olmuş bitmiş işte…

Amaan ben beğenmedim ya, yaranamaz artık.. Beğendiğim tek şey gece kulübünün sahibiydi. Bence en iyi oyuncu oydu filmde..

Still of Michael Sheen in TRON: LegacyMichael Sheen

Michael Sheen

En iyi aksiyon da bildiğimiz Nokya Yılan oyununun üç boyutlu hale getirilmiş versiyonu olan Kurdeleli Motorlardı.. Güzeldi hakkaten :))

Aklımda en kalan iki şeyden biri: eğer bir bilgisayar programına girecek olursanız, mobilyaların tahminen IKEA malı olma ihtimali yüksektir.

İkincisi de 80’lerde deli gibi seyrettiğim, TRT’nin TRT olduğu zamanların müthiş dizilerinden birinde baş rol oynamış bir adamın bu 2. filmde de baş rollerden birinde olması.. Bruce Boxleitner.. her türlü ismi cismi unutan ben, adamın adını unutamamışım.. Muhteşem İkili adıyla yayınlanırdı dizi. (Korkuluk ve Bayan King orijinal adi: Scarecrow and Mrs.King) çok da hoş bir diziydi bence.. 80’lerin nesi kötüydü ki? (vatkalar hariç!!!). İlk bölümünde “trendeki kırmızı şapkalı adam”a verilecek bir paketle başlamıştı.. bilmem bu günkü kafamla izlesem gene sever miyim??

adam bu yaşta nasıl böyle gözükmeyi sürdürebiliyor bilmem. 50 doğumlu ya bu abi… imdb’yi taramanın güzel taraflarından biri de sürekli sürprizlerle dolu olması. ahan da nerden nereye: Melissa Gilbert’le evli değil miymiş meğerse? Bizim Lora İngıls ayol.. Şaş Allah Şaş..

 

:))

 

dip not: film 7 yaş ve yukarsı için.. 13 yaşından küçüklere velisi ile izletiyorlar. bilemem.. çok da karanlık bir film onu da ekleyeyim..

Yorum bırakın

Filed under filmler, gezen güzel olur, severim paylasirim