Tag Archives: Lego

Karma Sarma

Kim derdi ki büyük yenge olacağım, Cuma günü bebek görmeye gideceğim, çıkışta bir de görümceme uğramaya karar vereceğim, oradan sonra da tam iftar saati bi avm’ye girip otoparkta ta en dipte yer bulup vaz geçmeme ramak kala park edeceğim, söylene söylene yemek katını arayacağım, iftar kalabalığında restorandaki suların tükeneceği, su almak için başka müesseseye giderken yolda lego mağazası göreceğimiz, oğlumun ısrar edişiyle içeri gireceğimiz, legonun da Disney’in 1997 filmi (yazı yayına girdiği gün itibariyle 22 yıl evvel) Hercules’in figürlerinden en nadiri Hades’i pakette satmaya karar vereceği, dünyanın en şeker lego personeli Furkan’ın bana derhal paketlerin içinden seçip bir adet takdim edeceği ve benim mutluluk göz yaşları dökeceğim…

Nelere kadirsin Allahım..

Reklam

2 Yorum

Filed under alışveriş işleri, çocuk, severim paylasirim

Çocuklara yaratıcı faaliyetler lazım

Hafta sonu Kırtasiye fuarını ziyaret ettik. Kırtasiyesever bir aileyiz, kalem koleksiyonları, defter ajanda merakı. . . Satış olmaması çok iyi oldu, fuarı bagaja doldururduk muhtemelen.
“Çok gezen mı bilir çok okuyan mı” münazarasında bu defa gezen kişiyi tutuyorum.  Suda yüzen, yerde zıplayan, havayla sertleşerek ya da fırında pişirilerek porselene dönüşen oyun hamurları gördüm.  (Kurumayan kum başbelası birşeydir o konuya girmeyelim)
Benim zamanımda, anaokuluna giderken, oyun hamuru olarak parmak uzunluğunda, selofana sarılı paketlerde dört temel renkte oyun “çamuru” vardi. Saka yapmıyorum.  Pis pis petrol kokan, yağlı bir şeydi.  Şekil de almaz, bi tek on parmağının on tırnağının en kuytu köşelerine kadar çıkmayan rezil bir lacivert ya da yeşile boyayan, Allah muhafaza halıya bir kırıntısı düşse halının tüylerini sertleştirip yapıştıranbu oyun hamuru kabustu.
Becerikli anneler kız meslek lisesinde yapma çiçek yaparken hazırladıkları tuz hamurundan yapar, toz kumaş boyası ile renklendirirdi ama o da tatminkar ya da havalı değildi. Sertleşir,kurur oynarken kum gibi dökülür, solgun renkleri homojen olmadığı gibi diğer lastiksi hamur yanında çok da sefil dururdu.
Her iki hamur da keyiften ziyade sorun verdiğinden çocuklar olarak sevmezdik.  En hızlı şekilde solucan-yılan yapar, bilemedin top yuvarlar bıkardık.
Yaratıcılık yetenek kadar çalışmaya, çabaya bağlı olduğundan bizimki kör kaldı.
Yirmi yil sonra çocuklarım yumuşacık play d’ohlarla oynuyorlar. Mis gibi kokuyor, kırışıklık burusuk olmadan sekilleniyor, en beceriksizler icin setler kalıplar mevcut, keyifle hayvanlar, pizza, dondurma, saç modelleri yapiyor insan.
Yere bir örtü, üzerine yer sofrası gelsin hayal gücü, geçsin saatler.
Ne diyordum?
Hah, kızımın meraki da oyun hamurunu ilerletti, fimo denen polimer kile ulaştı. Bayağı güzel modeller yapıyor.

fimo ile yapılmış bir şaheser

fimo ile yapılmış bir şaheser

 

Fimo Böcekleri

 

Hak geçmesin, oğlum da yaratıcılıkta geri kalmıyor, benim düz duvar yapabildiğim LEGO‘dan DeLorean üretti geçenlerde :))

Lego mühendisi oğlum :)

Lego mühendisi oğlum :)

 

 

 

6 Yorum

Filed under çocuk, icatlar, severim paylasirim

Lego’dan ne yapılabilir ki?

Bu hafta Eniştem ve E… isimli harika bir kadın (izinsiz adını ve yazısını eklemek istemedim, umarım izin verir ve yazarım) bilmeden bana ilham kaynağı oldular.

E… hanım, çocukları ile şahane vakit geçirebilen, hem iş kadını hem süper anne bir arkadaş. Anlatmaya kalkarsam ne denli kıskandığım ortaya dökülecek, hiç açmayayım o mevzuu.. :) O kendini biliyor.. Aynı gruptaki biz 400 kadın da yazdıklarını hevesle, imrenerek ve açıkçası yol öğrenerek okuyoruz.

Çok iyi puzzle yaparım. Bilmece-bulmaca çözerim. Harita okurum. Kafa çalışıyor yani. Masal anlatırım, öykü uydururum.. Hayal gücü de var..

Ancak, bugüne kadar Lego’dan bir şey inşa edebilmişliğim yok. Hazır kutululardan alıyoruz mesela oğlumla. Yönergeleri izleyerek kutunun üzerindeki resimde ne varsa onu inşa edebiliyoruz. Ancak oğlumda benden daha ileri bir yetenek var, bir avuç Lego’dan türlü çeşitli şeyler üretiyor. Şunu buna birleştirip “hop” kuş yapıyor, robot yapıyor, hayalgücü ve 3D düşünebilme becerisi sanırım. Ben düz duvar örüyorum Legoyla. O kadar. Pencereli de yapabilirim, o da bir derece.

Evde sandık dolusu Lego var, oğlum bir Legolas! Bense sıfırım bu konuda.. Derken eniştem kızına aldığı bebek evini, çocukluğumuzdaki oyunları ve Legodan üretim yapmayı beraberce cümle içersinde kullanınca aklıma fikir getirdi. İlla hayalgücü şart mı? K.çımızdan uydurmadan, ilhama tabi olmadan Lego oynanmaz mı? Oynanırmış, Lego hayatın ta kendisi olurmuş hatta.

Bizim evi planladım. Kızım ve oğlumla beraber Cumartesi Pazar’ın bütün boş dakikalarında başına çökerek kendi evimizin maketini yaptık. Hemen hemen eksiksiz oldu. Haftaya bambaşka bir mekan yaparız bence..

+ Evcilik oynayamadığımdan (onu da bilmiyorum niye?) bir hafta bu ev maketi ortada duracak, çocuklar oynamaya doyacaklar…

Ev yakınlığına buyrun: 

20131103_135616

Kuşbakışı.. Ne kadar da derli toplu.
20131103_135647

Yemekte balık ve kek var. (bulaşık makinesi ve fırına dikiz yalnız)20131103_135706

Bendeniz Kindle/Tablet ya da başka bir tembellik peşindeykene..

20131103_135719

Kerimem hanımefendinin odası

20131103_135727

Aa, bizim bey gelmiş ayol, bana müsaade!

 

 

5 Yorum

Filed under aile, çocuk, severim paylasirim

Lego’nun en önemli parcasi budur, bunsuz Lego boştur..

image

Bu bir lego sökücü. Brick separator olarak anılıyor. Birebirine sımsıkı yapışmış legolari “şıp” diye ayiriveriyor. Disimle, bicakla zorladigim gunlere son. Her eve lazım.

4 Yorum

Filed under çocuk, icatlar, severim paylasirim