Hopterelelli bir günde eşim anjiyo oldu, anjio geçirdi, anjio yaptılar,ne denir bilemiyorum….
Evvelden annem de yaptırmıştı/çektirmişti/yapındırmıştı. Anjiyogram, anjiyografi, anjiografi denen nane adı batasıca karışıklıkta bir iş
angio, yunanca damar anlamına geliyor. grafos da yazı. damar yazısı diye bir serbest çeviri yapasım var. Vücudun herhangi bir yerindeki damarın içini görmek demek. Bizimkisi kalp anjiyosu.
Malum daha evvel rontgen çektirmişsinizdir, bilirsiniz, röntgende yoğun yani katı cisimler gözükür. Kemikler mesela. Ama damarları göremezsiniz. Pırlantanın x ışını altında gözükmediği ise bir şehir efsanesidir. sanıyorum kaçakçılara sahte yol göstermek amaçlı bir bilgi bu… gerisini kendiniz düşünün.
Damar ince ve şeffaf bir balon olsaydı, havada dururken göremezdiniz. O yüzden balonlar renkli üretilir. Şeffaf balonunuz varsa içine siyah bir duman dolduğunu hayal edin… Balon görünür hale geçer.. Anjio dostumuz da bu sistemle çalışıyor. Damara x ışınında gözüken bi sıvı veriliyor. Damardan geçerken rontgeni çekiliyor ve damarın içini açık seçik görebiliyorsunuz.
Şöyle kalınca bir damarla başlıyoruz. En kolayı kasıktaki alt ana atar damar.. Oklava kalınlığında güzel bir damar kendisi. Femur adlı kocaman uyluk kemiğine bitişik olduğundan femoral arter anjiyosu deniyor. O damar delindikten sonra bir daha kendini toplayıp yaranın kapanması (içinden geçen kan basıncı yüzünden) zor olduğundan anjiyo sonrası saatlerce ağır kum torbaları dayıyorlar kasığınıza hatta iri yarı antremanlı bir hastabakıcı yumruğuyla baskı uyguluyor. Allah muhafaza…
Bi de teknoloji ilerleyince daha ince daha kıvrak teller geliştirildi. Artık el bileğinin az üzerinden baş parmağınızın bir karış kadar altından geçen (kemiğin adı radius o yuzden adı da) radyal arterden anjiyo işlemi yapılabiliyor. Biraz daha konforlu bir işlem tabii.
Sabah aç karnına 8:00’de giriş yaptık, odaya çıkmamız 8:15 hemşirenin anamnez alıp sol koldan damar yolu açması 8:30 oldu. Sonra bekle ha bekle. Epeyce geyik çevirdikten sonra kan tahlili sonuçları geldi, ameliyathane “hazırlayın” emrini verdi, hastaya önlük giydirildi, sağ bileği traş edildi, sandalyeye konulup atta götürüldü.
İşlem tamamen ayık olarak yapılıyor, uyutma yok. Bir yandan da izliyorsunuz yani. lokal anestezi ile damara giriliyor, oradan ver elini kalp. Şu damarın başından veriyor ilacı, hop ekranda damar renkleniyor, sıvı şörp diye akıp gidiyor, beri damara bakıyoruz sonra.. Neyse 15 dakika bakılıp cd’ye de çekildikten sonra hastanın bileğine şeffaf, kalın bir bileklik takıp hava basıyorlar delik kısma gelen yerine. kendinden basınçlı bileklik. güzel icat. malesef telaşede fotoğrafını çekememişiz. :(((
1,5 saatte 2 litre su içmek kaydıyla ve elinde raporla odaya geliyor hasta. O radyopak maddeyi bir an önce vücuttan atmak lazım. Sağ el sol omuz üzerinde duracak şekilde pozisyon veriliyor.
Gelen giden, geçmiş olsuna arayan soran, öğle yemeği derken vakit doluyor, 14:30’da bileklik çıkarılıyor, doktor kontrolu başarıyla atlatılıp taburcu olunuyor.
Hastanın sağ elini iki gün süreyle kullanmaması lazım. Gerçi bir hafta oldu ama hala sancı var o yüzden şöyle tatilinize filan denk getirebilirseniz daha iyi.
Hastamızın anjio olmak üzere olanlara mesajı: gayet konforlu bir operasyon, korkacak bir şey yok, cevabı hemen almak ve içinizi rahatlatmak da cabası. Sonucu merak etmek daha kötü.
Bizimki temiz çıktı, cümlesine geçmiş olsun.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...