(Mevzunun başı burada)
…. O saniye telefonum öttü. Watsapp’tan mesaj. Cenk hazretleri. Ne yumurtlamış acaba diye düşünerek ekranı kaydırdım.
“Meryem anneye aldırma. İşini yapacağım”
Cenk?? Tam karşımda gözüme bakıyor. Kulaklığın kablosunu gösterdi. Cebinden çıktı uç. Yok deve. E bütün gün bizi dinlemiş bu… Ciddi Cenk bu mu?
“Meryem anne sen gidebilirsin, evde görüşürüz.”
“Peki oğluşum. Hadi İpek hanım size de hayırlı başarılar dilerim”
Kadın kalktı gitti. Arkasından baktım. Hiç bu kadar salak hissetmemiştim kendimi. Sonra Cenk’e baktım. O da bana bakıyor. Birbirimizi teraziye aldık resmen.
Lafa o girdi.
“Bakın. Berbat bir ailem vardı, her gece dayak yerdim babamdan. Alkolikti. İşsizdi. Okulda ezik ve sessizdim. Öğretmenler bilirdi bilgisayar merakımı, telefon rehberlerini yedekletirlerdi mesela, çektikleri fotoğrafları aktartırlardı CD’lere. Ben de hem kantinden tost yiyebilecek parayı kazandım hem de arşivime başladım. Bir gün, ilkokul dörtte Besinler ve Özellikleri ünitesinde patatese iyot damlatıp nişastanın mora boyaması deneyi sırasında, öğretmenimiz “nişasta soğuk suda çözünür, bu yüzden patates doğradıktan sonra soğuk suda bekletirseniz daha güzel kızarır” diye gereksiz bir bilgi verdi. “Yüzde kaç azalır?” diye sordum. “Bilmiyorum Cenk” dedi. “Öğrenmek kolay” dedim. İki dilim patatesten birini soğuk sudan geçirip ikisine de iyot damlattım. Biri açık mor oldu tabii, o zaman öğretmenin telefonundan fotoğrafını çekip Paint’ten her iki morun renk oranına baktım. Kadının dili tutuldu. Müdüre söylemiş, müdür ilçe milli eğitime bildirdi, testler mestler.. Acaip üstün zekalı olduğum anlaşıldı. Özel eğitime alındım.
Ailemden o hafta ayrıldım. Yatılı olarak okumaya başladım. Milli eğitimin derslerini bir buçuk yılda geçip lise diploması aldım. İngilterede üniversite okudum, bir kaç dil öğrendim.. Burslar murslar.. Sonra birden, o bildiğin inek tiplerden olmamaya karar verdim. Gelmişim onaltı yaşıma, hayatımı karanlık odalarda bilgisayar üslerinde mi geçireceğim? Bıraktım okulu, yaktım bursu çıktım. Açık havayı çok severim zaten. Üniversitede okumak için de bir isteğim yok. Öğrendim ben öğreneceğimi. Derin Web’e girdim. Kendi paramı kazanmaya başladım, biraz dünyayı gezdim, iş yapabilmek için de bir kaç vasi işe aldım. Meryem anne mesela, Adile Naşit’in yeniden dünyaya gelmiş hali. Saf suratına herkes tav oluyor. Ona hayır diyebilen çıkmadı. Hayatımdaki herkes kiralık. Ben böyle seviyorum. Hasta olunca doktora gidiyorsun, adamın zamanını ve bilgisini kiralıyorsun. Bana da 30 filan olana kadar büyükler lazım, kiralıyorum işte. Tek başına yaşayınca soru soran çok oluyor. ”
“Derin web filan.. Çok mantıklı aslında. Peki nasıl geçiniyorsun?”
“İnternette biraz spekülasyon, biraz özel hizmetler.. Değişik şeylere çok para veren insanlar var, ben de o parayı alıyorum. Birilerini tanıyan birilerini tanıyorum, işi bitirip parayı alıyorum. ”
“Çok şaşkınım. Bana yardım edecek misin? Çok para veremem.”
“Para istemiyorum, benim de küçük bir hesabım var görülecek. Aradan çıkaracağım gitmişken. Kalkalım mı?”
Kalktık, Cenk’in arabasına bindik. Yan tarafında
<Dikkat Acemi Sürücü. >
<Balay Sürücü Kursu>
yazan mavi bir araba. Bostancı’da eski bir binanın altındaki otoparka soktu arabayı. Bagajdan birşeyler çıkardı, üzerini değiştirdi. Sonra sürücü kursu yazısını söktü. Buzdolabı magneti gibiymiş meğer, büyük boy magnetler. Yerine
<Tek-Nik teknik servis.>
<Bilgisayar yazıcı toner onarım hizmetleri. >
<Yerinde Servis>
yazanını taktı.
“Cenk afedersin ama çok pis kokuyorsun.”
“Biliyorum. Bunu özel satın alıyorum. Avcılar’da çamaşırhanede çalışan bi arkadaş bana yurtta kalan öğrencilerin giyilmiş t-shirtlerini ve kotlarını satıyor. Malın sahibine de “kaybettik abicim, al sana 100 lira git yenisini al” diyor. Sırf kaybedilsin diye çamaşır getirenler var artık… ”
“Çok saçma.”
“Belki. Bir çok kuru temizlemeciden mal alıyorum. Koku çok güzel bir kalkandır. İnsanların en temel duygusudur koku hafızası. İlk edindikleri ve en son yitirdikleri çok güçlü bir bellektir. Parfümlere dünyanın parasını veriyor insanlar. Birşeyler gibi kokmak için. Havaya para veriyorlar. Kullanmamak aptallık olur.”
Şirketin sokağına park ettim. Cenk aldı bir çanta, girdi binaya..
Biraz bekledim, sonra torpido gözünü kurcalamaya başladım. Makbuzlar, sigara paketleri, oje, kasket.. Bildiğin 8 köşeli köylü dede kasketi. Nerden bulmuş bunu bu? Bagajda neler var kimbilir. Risk almayayım. Oturdum beklemeye devam ettim.
Bir zaman sonra geri geldi. Bindi arabaya. “Hadi” dedi, bastım gaza. Ne yaptı acaba?
“Pornografik bir şeyler gizlemiyormuşsun gerçekten.”
“Buldun mu? Bulmuşsun”
“Buldum,benim iş tamam. Seninki zaten tamam. Bilgen’in de, bilgisayarının da (….) kodum bu arada. Emre dediğin hıyar ilk iş onu kapıya koyar. Şimdi birşeyler yiyelim; anlatırım”
(devamı var…)
Geri bildirim: Devamı sayfa 2 Sütun 4 | A Blog Daire 6
heheh biliyordum ki ben onun cenk olduğunu :))))
BeğenBeğen
Seni gidi seniii..
BeğenBeğen
heyecanlı
BeğenBeğen
Son bolum yakinda bu blogda
BeğenBeğen
Geri bildirim: Devamı sayfa 2 Sütun 4 -(üçüncü bölüm) | A Blog Daire 6