Bir sürü olay bir araya geldi ve ben yine bir Tarantino senaryosu tadında anlatacağım olanı biteni. Evvela Secce Bacım‘ın pasak yarışmasına hiç katılmadım bu güne kadar, niye? A-acaip tertipli olduğumdan.. Evimde ütülenmedik karo da kalmadığı için bu seferkine katılmakta bir mahzur görmüyorum. En yaratıcı, en faaliyetperver, en jüri özel ödülünü kapmam an meselesi. Gözler tertip görsün!
Olaylar şeyle gelişti… Yerlisi yabancısı bi ton blog sahibi anne yavruları ile yaratıcı faaliyetlere akmaktalardı. Pinterest senin, insstegrem benim her mecrada poz poz resim görmekten gına gelince, “ben kralını yaparım” diyerek kolları sıvadım. Sıvamadım. Uzun kollu giymem zaten. Neyse. Ne zamandır içimden geçen Pastel boyaları karmançormanlama etkinliğine hazırlandım.
(Ben lanetolası diyeyim siz anlayın tabiri) pasteller halıda iz bırakan, tırnak diplerine giren, sayfalarca boyasan da renksel açıdan insanı tatmin etmeyen garip ve yağlı bir sanat malzemesidir. Kutuyu açar açmaz kağıtları soyulmakta, kendileri en az nohut büyüklüğünde 4-5 parçaya bölünüp, yarım saat önce gıpgıcır çıktıkları kutuya asla tertibiyle tekrar girmemekte çok üstün başarılar gösterirler. Evet sevmiyorum pastel.
Fekat birikiyor pastel. Kutularca pasteller, parça pinçik kırık renk pütürleri olarak kalem kutularının, kalemliklerin diplerinde birikiyorlar. Sinsi sinsi bekliyorlar. Pisler.
Evvel zaman içinde bir de baktım ki yabancı kadınların DoItYourself sitelerinde bu püsür pastelleri eritip adam gibi tekrar kalıplanması tarif edilmekte. Aaa ne güzel. Sabun yapar gibi. Sabun yapmadım ama işte öyle birşey ne var ki?
Gittim pasta malzemecisinden silikon kalıp aldım. (Güya tasarruf edeceğim eski pastelleri tazeleyip kullanıma alacağım ya aklım sıra… Fekat ya tutarsa? Bütün apartmanın çocuklarını eve toplamışım, bütün anaların nemli gözleri eşliğinde her birinin pastel kırıklarını şahane şekillendirip ellerine tutuşturuyorum hayalimde…Ta ra na namm)
Araştırma taraştırma yaptım. işi çözdüm. Pekala da yaparım…
Pasteller minik minik kırılacak; TAMAM!
Birbirine yakın renkler beraberce kalıba alınacak; TAMAM!
Fırında yahut mikrodalgada eritilecek; TAMAM!
Ilınınca kalıptan çıkarılacak; TAMAM!
Şunların güzelliğine bakar mısınız? Harika oldular.. Keşke pasteller hep böyle ebrulî, böyle şekilli satılsa…
ve zurnanın zırt dediği yer…
ben kalıbı camın önüne, denizliğe koyayım da gecenin bu vakti hızlı soğusun, sonucu anında göreyim istedim.
Saat geç oldu neticede, sabaha kadar beklemeyeyim dedim.
Amerikan ev kadını filmde epıl payını camın önüne kor ya, ben de camı açtım, kaynar halde sıvı pastel dolu kalıbı altındaki tepsicikle berabeeer lambırlonk diye bir devril üstüme..
Ne t-shirt kaldı ne terlik, her yer battı. Hem de ne batma….
Kalıpla tepsiyi gelin ettim(*).
Namussuz pastel zaten leş gibi kokuyor, pastel dumanına epeyce maruz kaldım. Sirke denedim çıkmadı, alkol denedim çıkmadı. Önce spatulayla kazıdım hepsini. Sonra fön makinesi tutup ısıttım, biraz ısınınca gevşedi, kağıt havluyla sildim.. Sıvaştı. Oooooh. Süper.
Gittim ne zamandır kullanılmayan Tchibo buharlı temizleyiciyi getirdim, kurdum, buhar tuttum. Buhar nemli olunca, o nem fayansın soğuğuna deyince, yoğuştu.. Anca ıslatmış oldum pisliği, hiç bir faydası olmadı.
Söylene sokrana kalktım ütüyü getirdim.
Starbucks’ın kalın kağıt torbasına soktum, bir yandan ütüledim karoları bir yandan kağıt havluyla eriyenleri sildim. Bir saat kırkbeş dakika ütü yaptım. 1 m2 alan ütüledim. Biraz yüzüne bakılır hale geldi mutfak zemini.
Al sana faaliyet. Al sana pastel. Eline yüzüne bulaştırmak deyimini bizzat yaşadım. Neyse, canım sağolsun! Bir daha deneyeceğim ve bu sefer harika olacak.
(*) Gelin etmek: eşkiliufaksözlük başlığından taşıdım:
büyük bir davet verilir,akraba eş dost yemekler yenir. sofra toplanır, çay suyu koyulur. evde genc kiz yeni gelin kim varsa hemencecik bulaşığı yıkar kurular yerli yerine dizerler.
üst baş batıracak, suyu yerlere dökülebilecek büyük tepsiler ve kazanlar ise şöyle bir sıyrıldıktan sonra balkona yığılır. ertesi günü ya da hemen o gece misafirin ardından evin hanımı kızı bunları yıkar çıkarır.