Evde birikip kalan bir sürü oyuncak var. Küçük yeğenlerime verdiklerimizin, Freecycle ile dağıttıklarımızın ve bazen internetten sattıklarımızın ötesinde yine de artıp kalan oyuncaklar. Bir de cam şişeler/kavanozlar. Bagaja atıp müsait bir yer bulana kadar gezdiririm bunları şangır şungur. Atmaya kıyamam. Camlar %100 geri dönüştürülebildikleri için. Oyuncaklar ise, servet resmen. Yazık.
Genellikle en elde kalan şeyleri mahalle camisinin alt katındaki bağış merkezine ya da belediyenin Sevgi Mağazasına bırakırım. Olmadı kağıt toplayıcılara veririm.
Eski bir çocuk şarkısı vardır: “Bir gün okula giderken, herşeye dikkat ederken…” diye. Ben de sürekli alert gezdiğimden çok ilginç şeylere rastlarım.
Bu sefer Belediye Çocuk Gelişim Merkezi’nin bahçesinde bulunan Kitap ve Oyuncak Kumbarasına attım.
Güzel bir uygulama ancak, kıştan beri bu kadarcık oyuncak gelmiş. Merkezin kapısını çalıp öğrendiğim başka bir şey de, onların bu kumbaranın kim tarafından ne sıklıkla boşaltılıp, içeriğinin nasıl değerlendirileceğini bilmedikleri. (Öğrenemediğim bir şey mi deseydim bilemedim şimdi)
:/
Maalesef bu “iyi niyet” işler bir proje kapsamında başlar ve hep sahipsiz biter. Bizim mahallede de kumbaralar var (geri dönüşüm) ne halkımız sahip çıkıyor nede getirip onu oraya bırakan belediye. Seçimden seçime…
BeğenBeğen
Belki.. lakin, yeterince ortada durursa ve arada bir içine birşeyler atan biri görüldükçe, zamanla işlemeye başlar kumbaralar.
O soda şişesini çöpe atmak istemeyen bir kişi daha varsa, benim attığımı gören komşular ufak ufak başlarlarsa… çığ olur.
BeğenBeğen