Küçüklüğümde sık sık dinlediğim bir aile hikayem var. Son dinleyişimin üzerinden rahat 25 yıl geçti, aklımda kaldığı kadarıyla şöyle:
Babamın babası (büyükbabam) ailecek, yakın arkadaş mıdır akraba mıdır hatırlamadığım bir başka aile ile her hafta görüşürlermiş. Bir seferide büyükbabam askerde başından geçen bir hatırayı anlatmış:
{Askerler malzeme eksikliğinden çok çekiyorlarmış, “neden bize ödenek çıkartılmıyor” diye şikayet etmişler. Komutan da demiş ki; “gidin bana mutfaktan bir topak hamur getirin.” ekmek hamuru gelmiş. askerleri sıraya dizmiş komutan, “şu topağı” demiş “elden ele iletin. İlk asker ikinciye vermiş hamuru, birazı eline yapışmış tabii. ikinci üçüncüye, o sonrakine derken en sonuncu askere hiç bir şey ulaşmamış. komutan da demiş ki işte bize gelene kadar ödenek azala azala bitiyor }
Herkes “oo tabii” filan demiş. neyse ertesi hafta tekrar görüşmüşler, bu sefer karşı taraf kendi askerliğinde başından geçen bir olayı anlatmaya başlamış. hikaye aynı bir tek komutan bu sefer yerden bir topak çamur alıp vermiş ilk sıradaki askere.. gerisi tamamen aynı ama. Sadece hamur olmuş çamur.
Büyükbabam sinirlenmiş, “bu benim askerlik hatıram ayrıca çamur değil hamur o!”
Karşı taraf daha da sinirlenmiş “hayır benim hatıram ve de çamur, benden iyi mi bileceksin?”
Bunlar atışmış ve küsmüşler. Olayın aslı nedir, hatıra kimin ben de emin değilim..
Bazen “dün ne yediğimi hatırlamıyorum” kıvamına gelmiş hissediyorum. Anılar isimler karışıyor. tamamen unutuluyor. çünkü hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür. (bak bunu unutmadım henüz)
İnsanların hafızası unutkanlıkla yaralıdır. Hiç kimsenin hafızasına güvenmiyorum.


Yillardir eposta ile bildirim geldikce yazilarinizi severk okuyorum. Selam vermek, okuyan var demek istedim. Sevgilerimle.
BeğenBeğen
Yaa ! Çok sevindim sagolun. :D
BeğenBeğen
ben bunu daha once de yazmisim ayol. Kafa going to go..
BeğenBeğen