Hz. Musa peşine tüm kavmini takıp Mısır’dan çıktı. Firavun ordusunu arkalarına taktı.
Mısır’dan İsrail’e gidebilmek için arada deniz var. Köprü yok. Deniz kıyısında Hz.Musa bir mucize göstererek denizi ikiye ayırdı ve kendi halkı ile geçip gittiler. Deniz arkalarından kapandı, kovalayanlar boğuldu.
Bilahare Hz.Musa dağda yaratıcı ile görüşmekteyken aşağıda kalanlar fırsattan istifade kendilerine altından bir buzağı yapıp ona tapmaya başladılar. Ondan sonra da başlarına gelmeyen kalmadı.
Kısaca hikaye bu şekilde.
Çıkaracağımız dersler…
1- Erişkin insanlara güvenilmez. Dün gözleri ile bir mucizeye tanık olsalar da ertesi günü yine eski alışkanlıklarına dönerler. Bu yüzden eğitim çocukluktan başlamalıdır. Toplumdaki kötü alışkanlıklar, eski kinler yeni nesile öğretilmemelidir.
2- Ne olursa olsun sana verilen görevi sonuna kadar yapmalısın. Hz. Musa “iki dakika arkamızı döndük ne ara buzağı yaptınız da ne ara taptınız? Ne haliniz varsa görün ben gidiyorum” demedi. Sil baştan başladı ve sonuna kadar da görevine sadık kaldı.
3- Yaşam boyu bir hedef saptamalı ve oraya yürümeliyiz. Ara ara kendimizi sorgulamalı ve doğru yolda olup olmadığımızı kontrol etmeliyiz çünkü insan olarak hepimiz nefsimize yenilebilir, bize rahat ve kolay gelen bir seçime ilerlemiş olabiliriz. Cici bir altın buzağı her an aklımızı çelebilir: “Hemen şuracıkta, mis gibi tapılır.. Çöllerde yürü yürü nereye kadar? Musa da abartıyor canım.. ” diyenler de sizin benim gibi insanlardı işte.
Zaman zaman durup kerteriz almalı, bol bol karşımıza çıkan altın buzağıları itmeli, hedefi yeniden tam önümüze koymalıyız.