Deniz’in bu yazısı beni düsündürdü.
Küçükten başlıyor. Sen okulu, öğretmenini seversin. Asıl cool(!) olanın sevmemek olduğunu söylerler. Özgün giyinirsin, değişik olmuş deyip, dudak bükerler. Farklı bir meslek seçmek istersin, soğuturlar. İşini seversin, söyleyemezsin. Herkes şikayet etmektedir. Laf taşıyana katılmazsan, oyunbozan olursun. Aynı düşünmezsen vatan haini bile olabilirsin. Bi de bakmışsın toplumun elinde oyuncak olmuşsun. Ne zaman mı? Kendi […]
Toplumun elinde oyuncak olma — üzerinden
Toplumun derdi ne peki?
Toplum adlı birikinti, asalaktır. Bireyleri üzerinde yaşar. kendi bütünlüğü ve iyiliği için bireyleri istediği forma sokmaya çalışır. Tümüyle hayatta kalma gayesiyle. Özellikle de korku ile bunu yapar ki, genç ve bağımlı bireylerini en iyi şekilde “eğitebilsin”.
toplum yaşamak için tek tip birey ister. Düzene uymanin cici, aykırı olmanın kaka olduğunu belleterek kölelerini büyütür. Değişik herşeyi budar. “eski köye yeni adet” istemez. Sana şeker vererek oyalar. yanından ayrılma diye bir gözü üzerindedir. bu saçma sapan fikirlerin “kültür, adet, örf, töre” olduğu ve kutsal olduğunu da zımbalar ki hiç çıkamayasın içinden…
“onu öyle yapma yoksa…” ile başlayan safsatalarla beyinleri yıkar. öcü gelmesin, uğursuzluk olmasın, çocuğum olsun, sakalım çıksın, memem çıksın, pipim düşmesin, şeytan duymasın….
iş bulamazsın yoksa.
kimse seni beğenmez, evde kalırsın.
nazar değer.
aç sefil kalırsın.
yaşlandığında anana babana bakmak zorundasın.
onlardan kız alınmaz.
Korkuları aşmak için düşünmek, mantık ve sevgi lazım. Yardımlaşmak, bireylerin birbirine tutunması. Ve yeni nesilleri bu zırvaları hiç duymamış birilerinin yetiştirmesi lazım.
Çok haklısın. Yeni nesilleri bunları hiç duymamış değil de duyup da uyanmış, farkındalıklı nesiller yetiştirmeli… Duymamışı bulamayacağımız için. Yetiştiren de yetmiyor, etraftan geliyor bu yorumlar bazen de. Mesela ilk cümledeki, okuldan duydukları. Bu sefer de yapmamız gereken, temelleri sağlam atıp, kendi olabilmelerini sağlamak… Elimizden geldiğince.
BeğenLiked by 3 people