Bu bir veda mektubu değildir.
Başlangıçta her şey bir düşünce bulutuydu. Sonunda her şey beklediğimiz gibi.
Her hikayenin iyi kötü bir sonu vardır. Mutlu sonlar ”sonsuza dek mutlu yaşadılar.” ile biter. Almanlar genellikle ”Eğer ölmediler ise, bugün hala yaşıyorlar.” cümleleriyle bitirir.
Sanırım bizim hikayemize en uygun olanı bu. Bir bölümün sonuna geldik, ikinciye geçiyoruz.
Bir ayı aşkın süredir bu olayın içindeyim. İçindeyken, dışarıdan izlemek pek mümkün olmuyordu benim için. Çağla Düvenci Sönmez’in belirlediği bir gidişatın içinde ben de onunla birlikte hareket ediyordum. Onun attığı her yeni adım, benim de onunla yeni bir adım atmama sebep oluyordu. ”Sen nasıl istiyorsan öyle olsun Çağla” diyordum. ”Sen mutlu mesut paylaşımlarına devam edeceksen, biz de seni ayıplamaya devam edeceğiz.”
35 bin kişi değildik biz, görünürde o kadardık. Sokakta olayı bilmeyen birini çevirsen, beş dakikada: ”Sahte psikolog, hakaret ediyor, yanlış öneriler veriyor, ağzı bozuk” diye birine açıklasan, biz 35 bin +1 kişiydik. Seninle ilgili övebileceğim…
View original post 1.368 kelime daha