Bi kuple macera ii

Günün en sevmediğim anı geldi çattı. Daha fazla erteleyebilecek gibi değilim.

Telefonu elime aldım, rehberden buldum numarayı, ekrana sıyırma işareti yaptım, telefon da aramaya başladı.

Görür gibiyim, benim telefonumdan çıkan sinyaller en yakın yansıtıcıya, oradan uyduya, sonra tekrar bir başka antene oradan da karşı telefona ulaştı. Telefon çalıyor, telefon asfaltın üzerinde çalıyor. Titreşimi de var, hafifçe dönüyor çaldıkça. Hop biraz daha döndü bak. Işıklanan ekranda adım yazılı. Telefon kaza mahalline oldukça yakın ama yine de hasarsız kurtulması enteresan. Sahibinin aksine. Sahibi olacak öküzün eli telefona çok yakın. Adamsa telefondan bir metre kadar uzakta yatıyor. Mesele şu ki o elin ucunda olduğu kol artık vücuduna bağlı değil, kökünden kopmuş halde yatıyor. Kendi kanı ve yağı yüzünün etrafında göllenmiş ama gözleri görmeden bakıyor artık. Fonda, araba takla attığı yerden yanmaya başlıyor.

-Allo?

Allah kahretsin açtı telefonu, güzel fantazim “pof” dedi söndü. İçimi çekip konuya girdim.

– Tamer bey, rahatsız ediyorum ama bir konuda size danışmam lazım. ..

————-

LeylaBacı açtı kapıyı. Fincanımı elime verirken “Sus” işareti yaptı. Bizimki sızmış gene. Yatak odası kullanmıyor kerata. Salon onun kendine ayırdığı odası. Kuzeyden ışık alıyor, her sanatçı gibi Cengo da bu net ışığa bayılıyor. Pencerenin altında pamuk prenses yatağı gibi cibinlikli bir yatağı var ve o yatağa serili halde şu an. Yatağın tam ayak ucu hizasında odanın en büyük televizyonu var. Bu tivi onun canı ciğeri. Son model, kıvrıntılı şeylerden. Bu tivide sadece izleme yapıyor. Filmdi mobeseydi hayatı buradan izlemekte. İnternet köleliğini sürdürdüğü başka boy boy ekranları ve tabletleri de var, muhtemelen alt dairenin tamamı server filandır. Naapmış bakalım dün gece?

Kahve kokusuna uyandı. Ayınmış sayılmaz ama uyandı en azından.

– Perihan abla’yı bitirdim. Çok şeker ya..

– Hemen Süper Baba’ya geç o zaman. Bayılacaksın. Paralelinde de Şehnaz Tango izle. O da sarar. Çok kalite diziydi. Ah Alev Sezer…

– Yetti o Alevsezer de yani.. Dallastan beridir bitmedi herifin lafı.

– Bitmez, bitemez rahmetlinin sesi gibi ses gelmedi daha.. Kıskanç it.

– Ne demezsin.. Bi kadını kulaklarından tavlamak hakkında kitap yazacağım.

– Yaşlan da yaz bari.

– ::((( meh. Ha, son yüzyılı sanalda komple yaşama maratonuma yardım ettiğin için teşekkür ederim, sen olmasan olmazdı. Kültürlü Kurdum benim

-Hrr. İyi ki sinemanın o ilk elli yılını gezdiğin döneme yetişmedim, içim bayılırdı; bütün o sessiz filmleri izledin mi gerçekten?

– Evet, ffwd tuşunun da yardımı ve bir aylık uykusuzlukla hallettim. Çok da enteresan bir şey yok, esas numara ikinci dünya savaşından sonra başlıyor. Kayıt işi harika doğrusu, bütün dünyayı an be an yaşamak istiyor insan. Ha, Hababam Sınıfı’nın da üçüncü bölümündeyim.

– Hababam sınıfının bölümleri olmaz, adları var onların. Hababam Sınıfı Uyanıyor o. Çıktı mı Şevket Altuğ? Ehehe,

-Eski İstanbulu seyretmenin hastasıyım. Şener Şen cidden hepsinden genç mi?

-Öyle biliyorum. Erken ağardı adamın saçları.. Onun da belli başlı filmleri var sırada merak etme. Hele Hulusi Kentmen’li seriler.. O Hooo. Hadi misin?

– Bir iki dakika bekle çıkarız.

————————————-

Burada bir saplama yaparak, Cenk’in o bankaya elini kolunu sallayarak nasıl girdiğini yazmam lazım. Bankanın merkez binasının arka sokağında bir özel okul var. Özel okulun servisleri de aynı sokağa park ediyor. Bir sürü iri beyaz minibüs. İçinden çocuklar inince, siyah takım elbiseli şöförlerle siyah pantolonlu hostesler ortalığa dağılıyorlar. Hostesi tanımak kolay. Elinde bir paket sigara ve bir de ayfon üst üste. Beyaz gömlek siyah hırka. Arkadan bakınca dün sabah düzleştiriciden geçmiş, dip boyası da gelmiş saçların kuyruğu ve kalça diz kapağı arasında kalan kısmın at nalı şekli standart. Şu kilot pantolon ya da jokey pantolonu gibi basenler, kız ne kadar zayıf olursa olsun butlar kabarık kabarık.

Bunlar hemen ilerideki pastaneden poğaça açma birşeyler alıp ayak üstü tıkınıyor sonra bir köşeye üşüşüp sigara tüttürmeye başlıyorlar. Sonra da koşar adım bir yerlere gidiyorlar. Sonrası bana lazım değil zaten. O kadarı yeter. Cenk siyah elbisesi ve en sarkık suratıyla bu sigara içilen köşeye yanaştı. Okul binasının civarında sigara yasak olduğu için en yakın yer burası, bankanın tam otopark kapısı. Zahmet edip bir de küllük dikmişler, ayaklı. Cenk sırtı duvara dönük çömeldi, ayakkaı bağlama numarasına geçti. Elindeki kürdana ağzındaki sakızı yapıştırdı, küllükteki söndürülmemiş izmaritlerden birini çıkardı. Aynı pastaneden aldığı poğaçanın yanında istediği ve elinde buruşturduğu ıslak mendili izmarite sardı. Hemen duman salmaya başlayan ıslak mendil için için yanmaya yüz tutunca dumanlar arttı. Biraz da üfleyerek gayret veren ve bütün bunları iki saniyede halleden Cenk koşar adım otopark güvenlikçisine gitti. “abi bizim kızlar sigara içerken yangın çıkaracaklar amk, bi su filan var mı dökelim” Güvenlikçi durduk yere çıkan bu krize ne diyeceğini bilemeyip bilinçsizce direkt emre uydu, su getirmek için güvenlik kulübesindeki su sebiline ulaştı, iki naylon bardak su doldurup gidip o suyu dökene kadar, kravatını sıkılayıp hızlı adımlar atan Cenk’i gözden kaybetti, zaten Cenk’e de bu kadarı yetti.

Gerisini zaten biliyorsunuz :))

 

 

 

 

3 Yorum

Filed under arkası yarın, ben yazdım

3 responses to “Bi kuple macera ii

  1. Besa’cım sevgiler

    Beğen

  2. besa

    sevgiler benden arkadaşım, sağol
    ben devamını hep bekliyorum, haberin olsun :)

    Beğen

  3. artbycananagcakaya

    Aralara sıkıştırılmış detayları atlamamak için harflerin altını üstüne getirip okudum :))
    Kesinlikle bağımlılık yapacak bir hikaye..

    Beğen

Yorum bırakın